Yaşarken vurur kırar öldürür,
Ne bir yetim ne bir öksüz güldürür.
Para satmıştır vicdanını,
Mükafatı ise kendi kurşunuyla ölümdür.
Kendi kurşunuyla ölüm nasıl bir şey sizce,
Gençlik bulunmayan bir servet,
Boşa harcanan kıymetli bir haslet.
Yalan dünyada yalan bir nimet,
Esen rüzgardan daha deli ve civanmert.
Ey genç kıymetini bil değeri çoktur,
Yeşil gözüm can özüm,
Gönül közüm verdiğim sözüm,
Beni yürekten yakan vefasız,
Gelmediğin an hayata küstüm.
Yollara düştüm mecnuna döndüm,
Bir mum gibi eriyip söndüm,
Bir gün güneş doğmayıp çıkmazsa,
Güle figan eden bülbül ötmeyip susarsa,
Kalbinde benden sevgi kalmazsa,
Bil ki o zaman bende unutmuşumdur seni.
Ferhat’a dağları deldiren ateş sönerse,
Ayrılmak kolaysa,
İşte sana ayrılık yolu.
Yüreğin dayanırsa,
İşte sana aşkın sonu.
Aşk hatırlanmaksa,
Bir baban bir sen vardın yollarda ikiniz,
Yazsaydın roman olurdu hayat hikayeniz.
Parada pulda arar mutluluğu kimimiz,
Siz hiç mutluluk görmediniz ki,
Yollarda geçti ömrünüz bitmedi çileniz.
Aylarca beklersin bir tatil gününü,
Sılaya erişme hayalleri kurarsın.
Ve durmadan tazelersin hüznünü.
Hayallere dalar anıları anarsın,
Rüyalarında görürsün annenin gül yüzünü.
Hasret acısıyla yüreğini dağlarsın,
Sisli bir gündü ayrıldığımız gün,
Hatırlar mısın sisli bir gün?
Her şeyi bir kalemde bitirdin,
Ne oldu? Birden aklını mı yitirdin.
Oysa ne güzel anlaşıyorduk değil mi?
Sisli bir gün gözlerin yaşlı geldin,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!