cesaret edip başladığınız her iş bir başarıdır. sadece mükemmel başarı ile olağan başarı arasındaki fark; sizi daha fazla haz almaya yönlendirir... aydın gürz
..
asıl cesaret gitmekte değil; gittiğinde silebilmekte...
aydın gürz
..
Öğrendiğim her şey bana çok şey kattı biliyorum. Acılarımla tanışıp onlarla yaşamamı. Yeri geldiğinde arkamı onlara dönüp gidebilmeyi.Yenildiğimi anladığım zaman yinede başımı dik gösterebilmeyi içimdeki onca yığınlara rağmen.
Her şeyi yaktığım zaman demiştim belki de unutturacak seni bana ama nafile seni kurtaramadım soluduğum nefesimden. Senin hayatının sana çok anlamı var sevgili biliyorum sen daha çok bağlısın yaşama ve yaşamaya. Ama ben sensiz düş bile kuramıyorum. Sadece düştüğümü anımsıyorum. Çelişkilerin içindeyim belki de masumiyetimi zulümden kurtarmak niyetinde. Arzularım bu yönde. Haz verir diye düşünüyorum. Telaşlar içinde buluyorum kendimi sevgili hem de ani kararlar aldıktan sonra. Borçlusun diyorum kendi kendime sana olmasa dahi büyüttüğüm imkansızlığına.
Ne yaparsam yapayım içimin içinde bir yerlerde bana yabancı bir ben feryat ediyor. Çok şey kazandım diyorum.. Ama bakıyorum her kazandığımda ebatlarını benim bile ölçmeye cesaret edemedim bir boşluğun içine sürükleniyorum. Suçlu sen değilsin asla. Beni ıstırabıma götüren o gözlerinin rengine muhtaç oluşum. Ayaklarımı yere bastığıma inanmak istemiyorum çünkü sendeyken bir yanım ki o da sol yanım kanatlarım var gibi hissediyorum. Geleceğin korkunçluğuna alıp götüremiyorum seni. O zamanlar en çok kırılganlaşıyorum. Ve soğuklaşıyor tüm cisimler. Durmadan damarlarımda akan kana yapışıyor o soğuk ten. Ve ben gözlerimin içinde canlanan yıldızlarda gördüğüm gözleri kaybetmekten ürküyorum. Soluyorum en derinlerime kadar en son düğümde farkına varıyorum her şeyin. Anlıyorum ki yokluğun acıtıyor içimi. Duvarlar daha sert geliyor ve kirişleri saymak akıllara zarar verecek derecede uğultulara neden oluyor. Ve diyorum ki keşke balık olmasam da balıklar kadar çok çabuk unutabilseydim. Neden mi? Acılar uzun mutluluklar çok kısa sürüyor bu hayatta sevgili…
..
Med-cezirlerin girdabından kurtulup yeniden bakmak için hayata diyorum. Gölgelenmiş düşlerimin atlasında yürürken, ayağımı çarptığım bir taştan esinlendiğimi anlatmak istiyorum. Bunun için bir ilan veriyorum yüreğime ve yüreği sevgi dolu olan canlara…
Umut ettiklerimin listesini çıkardım dün gece ilki neydi? Halkların kardeşliği hakların eşitliği. Yani ayrım yoktu. Yani kardeş olacaktık. Yani riya girmeyecekti aramıza. Yani eşitliğin denge noktasını kuracaktık. Yani yüz çevirmeyecektik kapımıza kadar gelen vicdan hasretine.
Ve daha sonra nedendir bilinmez aklıma zamansız bir sual takıldı. Birileri hala kan kusarken… diye başlayan ve virgüllerle birbirine bağlanan zincir halkası aldanmışlıklar. Bir nevi yarım kalmışlıklar. At gözlüğünü çıkaramayan sabit fikirler. Bakış açısında objektifliği yakalayamayan yitik serüvenciler. Kısacası yılanın kuyruk sancısı, dostunun evlat acısı.
Ama umut etmek, düşlemek, rüyalarını süslemek fakirin ekmeğiydi. Bende kurdum ütopik masalımı; hem de olmaz bu sevda diyenlere inat.Lafla peynir gemisi yürütmeye çalışanlara inat. Bırakıp kaçmaya cesaret edeplere inat.Ve beni benden eden ulu orta vazgeç sevdasına inat.
Bir deli çıkıp ^^ böyle insanlar varken gel de yaşa ^^diye nara atarken. Diktim masumiyet gülümün fidanını ve hala birileri kan kusarken …
..