İstanbul’lusun sen
Boğaz’ın büyüleyen renklerini
Gördüğün o ilk günden beri
Sen İstanbul’lusun
Damarlarına enjekte edilmiş
Bir virüs gibi
Nedir ki güzel olan şu hayatta?
Bazen uyanıp doğrulunca
Soğuk yatağında
Aklında,
Seni, senin onu düşündüğün kadar düşünen
Birinin olduğunu düşünmek mi,
Senin için döndüm geriye
Kurduğum o düzeni
Senin güzel çehren için
Terk edip geldim
Tarih kokan bu şehire
Sana yeni bir sen vaat edilseydi eğer
Değiştirmek ister miydin her şeyi
İster miydin dosta düşman
Siyaha beyaz demeyi
Kediyi köpek, doğruyu yanlış bilmeyi
İster miydin farklı bir hayat sürmeyi
Dolayıp kollarını boynuma
Hıçkırıklara boğularak ağladığında
Kalbimden koca bir parça kopmuştu bile
Gözyaşlarınla birlikte
Ne zaman sen gelsen
Kırık bir masa başında
Dört duvar arası manzarada
Muziğin ince dokunuşlarında
Hissedilen o boşluk
Kaldığın zaman kendinle başbaşa
Formatlanmış bir beynin
Hayallerim vardı
Erteledim
Bir rüya gibi gelirdi gözlerin
Anadolu saflığını taşırdı sözlerin
Bana dön isterdim
Dönmedin
Bir telefonla yarıldı
Koyu gecenin karanlığı
Gözlerim kapalı,
Dudaklarım aralıktı
Bedenim yorgun
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!