Ashab-ı Kirama ithafen...
Rengi Kur’anla boyanan,
Havz-ı kevserle sulanan,
Aşk-ı Rahman ile yanan,
Çölün cennet çiçekleri.
..
Mevsimlerden yine hazan.Rüzgar fırtına kıvamında,ayazlar yakıcı,yağmur gözyaşlarıma imreniyor.Kaç asır oldu yada kaç gün kaç saat.Yokluğunun zehir tadı hala damağımda anne.,
Karnında taşıdığın günleri bilmem,çektiğin sancıları,yükünün ağırlığını kutsallığını.Her bebek kadar bebek,her insan kadar ölüme hazır doğurdun beni.Gurbet ellerdeymişiz.Babam köyün tek Alamancısı.Tekliğine,babamın işten gece yarısı dönüşlerine ve senin ızdırabına ve hastalığına melhem olmuşum.Anlatmışsın benim bir aylıkken senin tek kahramanın olduğumu.Dönüş yolunda umutmuşum sana.Ben bakacakmışım sen yaşlandığında..İşte o illet seni o zamanmı yakaladı anne.? İliklerin soğukla romatizmayla o zamanmı tanıştı.,Anlatırdı babam,annen on erkeğin yaptığı işi yapardı köyde diye.Sırtında yüzlerce metre mesafeden su taşırmış,ekmek yaparmış,tarlada çalışırmış,annelik kadınlık işçilik erkeklik yaparmışsın.Şimdi nerde o eski kadınlar diyorlar.,,Şimdi yoklar,şimdi sende yoksun anne..,
Bir kurban bayramı sonrasıydı.Bayramda seninleydim.Sen tüm acılarına tüm ağrılarına rağmen gülüyordun.Yüzündeki o cennet tebessümü hiç gitmiyordu.Doktorlar evinde tedavisi uygundur diyordu.Ben o umudun olan bebek,yarının olacak bebek ağlıyordu.İlaçlar ağrını dindirmiyordu.İlaç olsam kanına karışsam iyileştirsem diyordum,kan oluyordu gözlerimden akan,kan kusuyordum,sen gülüyordun,ağlama diyordun,ben iyiyim diyordun,iyi olmadığını biliyordum..,
İşte ayrılığımızın ilk çağrısı.Askerlik çağrısı.Gitmeliydim herkes gibi.Vatan borcu değilmiydi.Bayram sonrası bir hüzün fırtınası,geride bırakacağım bir gönül ağrısı gittim,ellerini öpüp helalliğini alarak.Bitmişti acemi eğitimim.Koşarak uçarak koştum sana.Tedavi için İstanbulda dediler.Neden haber vermediler.,.Geldiğimde sanki gerçekten iyi olmuştun.Yüzün nur kaplamıştı herzamankinden çok.Bembeyaz elbisenin içinde gelinlik kız gibi neyi,kimi bekliyordun anne! On gün on kısa gün kaldım yanında.En sevdiğim yemeği yaptın bana.Ayrılık anı gelmiş çatmıştı.En uzun ayrılığa ramak kalmıştı.Tek üzüntüm gelinimi görememem olacak demiştin.Nerden bilmiştin..,Sağlam dur oğlum hayatta.Kolunda sağlam bir saatin olsun demiştin.Akrebi sokmayan,sofrana zehir akıtmayan..
Gittim anne ama ne gidiş.Gözlerim buğulu dudaklarım titrek,ilkokuldaki okulun ilk günündeki masum erkek.Tam kaç gün bilmiyorum.Yada tam kaç asır yada kaç saat,Sende gitmişsin sende gitmişsin,gitmişsin anne..Çok sonra söylediler bana.Asker ocağında ustalığın ilk günlerinde çocuk perişan olmasın diye.Balyozlar indi tepeme.Beynime yıldırımlar yağdı.Buz kesti her yanım.Konuşamadım ağlayamadım nefes alamadım.Görmedimya gittiğini anne,geleceksin diye beklemekteyim hala.Senin umudun olan o bebek büyüdü şimdi.Büyüdün içimde hergeçen gün ve büyüyorsun anne,.Kokun,sıcaklığın,gülümsemen,oğlum yavrum deyişin,hala kulaklarımda ve sen sanki yan odada babamın yanında.
Ah babam çok çektin bilmemmi.Ama değdi değilmi baba.Cennette bir nur yüzlü varki işte o benim annem değilmi baba,.
Senden sonra depremler oldu anne.Depremler onsekiz ağustosta.Çok yürekler yandı çok yuvalar yıkıldı.Sana ağlıyordu sanki gökler.Yağmur bir başka yağıyordu,mavi sanki solmuştu,yazlar ayaz olmuştu.Tezkerem elimde Antep garajında sana geleceğim saatleri sayıyordum.Toprağını seni kucaklayacağım,misk kokulu cennet kokusunu sen diye koklayacağım.,Evde kapıda babam karşıladı beni.Ağlaştık sarıldık birbirimize.Sana koştum hemen.Toprağın nede yumuşaktı.Gördüm seni anne yemin ederim gördüm seni.Hala o cennet bakışların vardı gözlerinde,ve yanağında gamze..
..
ZİNNUREYN
Bugün öğleden sonra Cennet-ül Bakide medfun bulunan, islam literatürüne haya timsali olarak girmiş, çift nur sahibi, aynı zamanda Hulefa-i Raşidinin üçüncüsü, adaşım Hz.Osman (RA) ı ziyaret ettim. Hacı arkadaşım Ahmet’le beraber. Kabri başında Kur’an-ı Kerim okuduk, bol bol dua ettik. Ahirette bu günahkar adaşına şefaat etsin diye. Hz.Osman aynı zamanda Aşere-i Mübeşşereden (dünyada cennetle müjdelenmiş 10 kişiden biri)
Çok sade bir kabri var. 20 cm. yüksekliğinde betonla çevrilmiş. Hepsi bu kadar. Yanımda Ahmet’te şaşırıyor tabi. Türkiye’de alıştık türbelere. Burada Hz.Osman’ın bile kabrini göremeyince şaşırılır elbet. Kur’an okurken bir ara çömeleyim dedim. Yorgunluktan olsa gerek. Karşımda duran görevli hemen ayağa kaldırdı beni. Anladım ki burada çömelmek de yasakmış.
..
Yaratıp kâinatı sır olup aratırsın
Her yerde senin sanatın
Her şeyde sen varsın Allah’ım,
Cennet arar sofiler
Cennet senin Aşk-ı muhabbetin.
1 Eylül 1969, Pazartesi; Ankara
..
Yaradan cennet halifeliğinde gökteki yıldızlarla yaradanın isimleri yazılır okunur yıldızlar harf şeklinde okunur
Hilal ay c harfi kabul edilir cenaballah okunur
Güneş o harfi kabul edilir olduran okunur
Karamecnun
..
ben şahindim yükseklerde uçardım,
sevdan alıp beni engine vurdu.
kırıldı kanadım kolum sevdiğim.
beni vurdu beni cennet gözlerin...
yaz günümde kar yağdırdın başıma,
sevmediysen niye düştün peşime?
..
İçimde yarasın,devamlı kanıyor,
Kalbim durmadan ismini anıyor,
Gözlerim ufukta,seni arıyor,
Mekanın cennet olsun,Muammer abim.
19 yaşındayken bu faniden göçtün,
Ecel şerbetini çok çabuk içtin.
..
Canan ile ahde vefa eylesek
Verdiğimiz sözde asla dönmesek
Helal lokma yiyip, doğru söylesek
Dünya Cennet olur, İnsanlar kardeş
İyi görüp, kötüleri görmezsek
Yalana, riyaya değer vermezsek
..
Gecelerin verdiği bir ilhamla yazıyordu ellerim,bugün doğmuştum.. Ki ne doğmak,sanki mahkeme tarafından yazılı bir tutanakla idamıma karar verilmişti doğduğum gün. Yazdıklarının kuvveti boynuma bağlanan bir halat.. ve altımdaki sandalyeye tekme sallamayı bekleyen bir cellat gibi ağzından çıkanlar..
Yaşıyordum,şükür etmek yerine küfür ederek tabi.Görmek istediğim bir cehennem vardı. Alevinin sen kadar etkili olduğuna inandığım.. ya da cennet.. Cennet mi? Senin yüzünden giriştiğim günahların haddi hesabı yokken cenetten bahsetmekte güldürmüştü.Gülmek uygulamaya geçirmek için bugünleri beklediğim,bünyemde acıya dayalı olarak gerçekleştirdiğim bir şeydi. Ne içtendi ne samimi.. Doğaüstü güçleri olan bir çizgi film karakteri gibi hissetmiştim ardından olanların, acıyla kaplı bir adamdım lakin.
Aynaya bakmıştım,parçalanıyordum yavaşça.. Gitgide düşüyordu yüzüm,gözaltı torbalarım kendini aşmış.. yirmi bir olmuştum halbuki,ruhum seksen,doksan,ölü..
..
Şehit Reşit Ercan’a Şiir
Dün Çanakkale içimizi kavururdu.
Bugün bizi içimizden hainler vurdu.
Şehitler korur, ilelebet anayurdu.
Her karışın şehit kanı, cennet vatanım.
..
analar melektir
ayaklarının altıda cennet
benim meleğimi aldın
senin olsun cennet
..
Kimsenin tavuğuna kış demedim
Gıybet yapmadım, haram yemedim
Olasıdır ki Cennet tir benim yerim.
Dünyada namazsızmışım, içmişim hey..hey!
..
Sol yanımda uyuşmuş sancılı acılarımsın.
Seviyorum işte cennet gözlüm tek aşkımsın.
Avuçlarımda sakladığım yürek atışımsın.
Seviyorum işte,cennet gözlüm can bakışlımsın.
Yazık etme dön de bir bak günlerin aynasına.
..
Ben, bu yalancı, cennet ülkemi, seviyorum diyorsan,
Muhabbet fedailiği yapmalısın!
Husumet, kin ve nefreti gönlünden atmalısın!
Ben, gönüllerde taht kurmak istiyorum diyorsan,
Helal süt ile emzirilmişlerle dost olmalısın!
..
Cehennemi seven icin,
cehennem bir cennettir.
Cennetti sevmeyen icin,
cennet bir cehennemdir.
Şimdi bir sayınının İhsanıyla söyle:
Cennet mı, cehennem mı?
..
9-]Toplum ve toplumun otoritesi olurla toplumu tek elden yöneten toplum beyini; birden oluşmamıştır. Girişen, değişken olan, stabil (kararlı) olmayan; oturmuş olmayan, sorumlulukları denetlemeyi dahi bilmeyen girişmeler içinde çıkmıştı. İttifakı dönemler sonrası otorite; tam anlamıyla bunlara muktedir olmanın meşrulaşmasını; o şeyin neden öyle olması gerektiği olum lamasını, ilk başlarda tek elden yapamıyordu.
Otorite, toplumsa alan içinde önce, her bir eylemse oldukları alanlar da, ilahların işi ve düzenlemesi olacakla belirdiler. Bu nedenle, tuğla ilahı, dericilik ilahı, ticaret ilahı, adalet ilahi, çiftçi (tarımcı) ilahi, maden ilahi, su ilahı gibi bu alanların nedense söz hâkimiyeti olurlarıyla, belirdiler.
Böylece adeta bildikleri, müdahil oldukları, parça başı işler için o işin parça başı yönetilmelerine dek; parça başı yönetilme niceleyim tutumlarını edindiler. Bu alanlar denetimi, totemi yapı ve inançların müdahalesi ile dolduruyordular. Sürecin olgunlaşmasıyla, seçicilersen belirmeler, inançların da girişen tecrübeleri ile iyice pekişmeye başlamıştı.
Not: Totem put demek değildir. Totem öyle bir kelime ile açıklanır bir tarihsel süredurum da değildir. Put kavramını kendi tarihselliği içinde hiç bilmemektir. Sosyal birliklerin hemen yanı başında oluşmuş bir kültür müktesebattı, aitti kimlik unsurudur. Yaratan değil düzenleyendir. Tapınmaktan ortaya konmamıştır. Tapınaktan önce ortaya çıkmıştır. Sonradan tapıncak olmuştur. Bk. tabu ve totem; tabu, totem ve put yazı dizim ve diğerler yazılarımdaki içerik atıf göndermeler.
..
Selamın Olsun; Sağ ile Soluna! .
Döğüşe Durur Aşk; Erler Meydanda! . Erler Meydanda! .
Sancak Nöbeti; Yine Bu Vatanda! .
Sancak Nöbeti; Yine Bu Vatanda! .
Düşküne Yoldaş Aşk; Şaşmaz Bu Yolda! . Şaşmaz Bu Yolda! .
..
Aylarca karnın da taşıdın beni
Kabrinde de güller bitesi anam
Bana hayrat ettin güzel sineni
Hak mekanın cennet eylesin anam
Rüzgâr bile çalamadı yüzümü
Beşik eyledin hem bana dizini
..
Onu tanıdığımda çökmüştü ama öylesine heybetli biriydi
Yumruğunu sıkmaktan nasır tutmuş elleri bir kürek kadar iriydi
Hoşgörülüydü boş adam değildi lâkin herkesin gözünde deliydi
Kabri nurla dolsun mekânı cennet olsun uğurlar olsun Malik baba
Hiç kimsesi yoktu hayatta onu ayakta tutan eğri sopasıydı
Tek varlığı tenekeden derme çatma bir baraka bir de abasıydı
..
Öyle sevmiştim ki, unutmam inan
Acıların tatlı, gelirdi bana
Yüreğime akan, kanda dolanan
Cehennemin cennet olurdu bana
Özleminle yandı, bütün bedenim
Sen gittin gideli, yoktur güdenim
..