BAYRAM KAYA CENNET ŞİİRLERİ

BAYRAM KAYA CENNET ŞİİRLERİ

Bayram Kaya

Köleci dönemin başlarında, ittifakı yapının farklılaşan, gelişen, değişen yüzüyle; yeni bir yaşantı tipi ve yeni bir insan tipi anlayışı ortaya çıkmıştı.

Yeni şey, eskinin üstüne bina oluşla; anlam değişmelerine, anlam sapmalarına uğrayacaktı. Eski ittifakı iman kalıplarının uğrayacağı anlam değişmeleri; hali manzarayı yansıtan anlamlandırma olmaktan öte bir şey değildi.

İttifak iki güçlükle baş başaydı. Birisi yeni oluşan değişen köleci sürece ayak uydurmak ve bu süreci kavrama çatışmalarıydı. Eski değer yargılarına göre beliren mantığı, yeni sürece anlam veremiyordu. Yeni süreci bir türlü içine sindiremiyordu. Ama sürecin de böyle yeni şekliyle yaşanması gerektiğini algılatan bir çok görsellikti, öznel söylemlerin inanması içine de, hapsolmuştular.

İkincisi yeni olan durumdan şikayetçiydiler. Eski bildikleri sözcükleri başka tür yorumlama ve başka bir durum üzerinden değerlendirmeye başladılar. Bu tür öznel gelişmelerin çelişkisi şimdiki tedirginlikler ile birlikte anıldığında, tedirginliğin nedenini eski ittifakı imandan kopmaya, bağlıyor olmalarıydı.

Olup bitene bakılırsa, insanlar eski imana vefasızlık etmişlerdi! İnsanlar imanı kavilleri üzerindeki sözleşmeye sadık kalmamışlardı! Kült merkezlerinin iman kurallarına kulak asmamışlardı! İnsanlar imanlarını kulak gerisine atmışlardı! Bu tarz kurgularla başlarına gelenleri anlamağa ve başlarına gelenleri sindirmeğe çalışıyorlardı.

..

Devamını Oku
Bayram Kaya

1-]İnsan cennetten çıkmamıştı. Cennet insanın içinde çıktı. İnsanlar başta toplumsal hayata geçişle, birçok cennet algıları yarattıysalar da, bana göre; tarihi süreçte insanlık üç temel cennet algısı üzerine, diğer sosyal ve toplumsal özne algılarını da bu algılar üzerine bindirilişleriyle de, cennet tasavvurlarını ve cennete dek fikirlerini geliştirebildiler. Bu algı artık tüm gelecekteki yaşamlarının da kurgu temeli olacaktı.

Bu algıların temelinde, egoizmin rahat sağlanır oluşuna denk düşen bir konumla bulunuş sağlananı vardır. Ki bu konumlama sağlananı da bu tür tüm fantezi ve takıntıları (fetişizmi) kristalize eden bir imleyicidirler.

Hele de cennet özlemi içinde sonraki mülkiyetçi ilişkilerin bulunması vardır. İnsanların sınıfsal olma farklarından dolayı kendi için ulaşılmaz olanların fetişizmi ile cennet özlemlerinin yeni birikmesine dek beklenti takıntıları vardır. Ki bu cennet tasavvurlarının içi daha çok ittifakı dönem sonrasıyla başlayan üretim ilişkileriyle hayli yüklendiğini göstermektedir.

Bu yüklemler, insanın varsıl insanlarda görüp te, kendi durumuyla kıyaslandığı sağlasan ve adalete dek eşitsizliklerdir. Bu algı daha sonraları insanlarının kendileri için ulaşılamaz olanları, kendileri için umut ve kavuşum ettiği, bir ölüm ötesi yer olup çıkmıştır. Ki burası imanın alanı olmakla da, konumuz dışıdır.

Üstelik zenginler de, fakirden zengine doğru olan bu sınıfsal imrenmeyi kırabilmek için yoksulluğu da, yoksula sindirtebilir bir durum kılmada, bu cennetti tasavvur figürleriyle, insanların haldeki durumları sindirten konumlar olacağın; ilintili ve etkili bir kullanım şekli olmuşturlar.

..

Devamını Oku
Bayram Kaya

3- İnsanların bulduklarıyla yetinmesi cennette sürdürülen bir yaşam ilişkisiydi. İnsanların ortaklaşa yaşamları içindeki tutumsa bilmeleri onların bilen gözleriydi. İnsanların, cennet dışındaki toplumsa yaşamlarıyla, cennete göre; cennette bulduklarından daha fazlasını elde etmenin cazibesi ile gözleri iyice açılmıştı.

Bir anlamda ekmek elden, su gölden olurdu cennete dek olan insan yaşamı; cennet dışındaki insanın gözünün açılmasıyla da, insanın cennet yaşantısını, bitirmişti. Şimdiki cennet dışı yaşam içinde, elde birikmiş servet ve servetin boyun eğdiren gücü vardı. Cenneti terk ettiren servet; serveti olmayanların gözünde yeniden olacakla, cennet özlemini de tutuşturmuştu.

İnsanlar, ortaklaşa yaşam içindeyken, asla bilemedikleri ve asla da bilemeyecek oldukları şimdileri içindeki mülkiyetçi ilişkinin sefaletini ve lüksünü yaşamayla burun buruna bulunuyorlardı. Bu kabil mal edinmenin ve şimdilik farkında olmadığı öznellik değerleri pahasına da olsa kimi temel gereksinimlerin karşılanmasına dek güvenceli cazibe durumunu insanlık, kölelikleri pahasına, göze almıştılar.

Artık insanın hem doğaya; hem de hem cinsine egemen oluşunun, kendi keyfini süren ‘bir bilmesi’ ve bir ‘göz açılması’ olan şimdiki tutumları vardı. İnsanlar bu kazanımlar yüzden, cennette olmayan egemen eşme yaşam tarzına da kavuşmuşlardı.

İnsanların bu denli göz açılmasına dek cazibeye tutumları yüzünden, artık cennete de, dönemezlerdi. İnsanlar, cennete dönseler bile, bu yeni biçim cennet dışı ilişkilerini, cennette süremez olacakları

..

Devamını Oku
Bayram Kaya

Bir klan kardeşler olan Habil (çiftçi topluluk) ile çoban topluluk olan (kabil) , özel mülkiyetlerinin ilk ürünlerini, minnettarlık duygusu ile 'kendi emeğinin bilincine varamamanın şükranı ile; ' ilk ürünlerini totemlerine sunarlar. Aslında tapınak denen yerde ittifak gruplarından çoban grup, çiftçi gruba; çiftçi grup, çoban gruba karşı ödemelerini yapmakta idiler. Bu sunma duygusun da, rekabetçi duyguları da egemendir. Senin ürünün mü, klan (tanrı) için değerli, yoksa benim üretimim mi klan (totemi) için değerli? Atışmalarına girilmiştir. Tanrıça İnanna, özellikle çoban Dumuzi’nin (Kabil’in) kurban sunusunu tercih edecekti ve onunla evlenecektir.

Özelleşme kavgalarında üstünlük taslama benleşmesi, ayyuka çıkmıştı. Tanrıça İnanna Habil’in (Dumuzi’nin) et, bal, yağ, peynir sunma kurbanını (sungusunu) kabul eder; Habil’in (Enkimdu’nun) fasulye, buğday, arpa, zeytin sunu kurbanına pek eğilimli olmaz.

Geştinna (İnanna) , Dumuzi ile evlenir. Kıskançlıklar, klan kardeşlerini ve mal edinme özelleşmesiyle oluşan kendi mahiyetlerini, birbirine düşürür. Habil-Gılgamış, Kabil’i-Enkimdu’yu öldürür. Artık komün güçte ayrılık ve sürülmeler başlar. İlk mal edinme ve ilk özel mülkiyetin girişen çatışmasıyla, çelişkileriyle, başlayan olaylar zincirlemesi; sonunda ilk cinayet ve öldürme ahlaksızlık tutumuna (!) gelinmiş oldu.

Daha neler, nelerdi. Dahası yeni cennet, ortaklaşa olanın değildi. Bireysel olan, uzun uğraş ve emekle ve kan, ter pahasına sağlanır olanın, olmaya başlamıştı. Ama sonradan bu da para etmez olacaktı. İnsan emekleri üzerinde egemenlikleşen, güç elde etmeler başlayacaktı. Şimdiden sonra cennet güçlülerin yaşadığı, güçsüzlerin umut ettiği bir yer olup çıkacaktı. Cennet fiyatlanmıştı. Cennet yeni bir statüye tabi kılınmıştı. Cennet nimetleri kazanılarak yeniyordu. Ama bu kazanç illa da kişinin kendi emeği olması gerekmiyordu. Bir şekilde önce nimet elde ediliyor. Sonra da, nimetlerle sürülen zevki sefa, cennetin yaşanması oluyordu.

Klana ait üslenilen sorumluğun yerini; tek tek bireylerin ve ailesinin uhdesinde çözümüne inen, bir sağlayış olup çıkmıştı. Klandaki komün ortak girişmesinin yerini, bireysel sağlayışın girişmesiyle ilişkilenmişti. Artık inayetler, komün (cennet) yerine; mal mülk sahibinden, mal mülk sahibinin merhametinden, sadakasından, zekatından beklenilir olacaktı. Ahlak bu idi. Buna razılıkla boyun eğenler erdemliydi! Bir sınıfın erdemi (ahlakı) diğer sınıfın erdemine, benzemiyordu. Bir sınıf sadaka vererek, erdemli olur iken, diğer sınıf da, sadakasını alçak gönüllülükle alıp, bu sadakayı içe sindirir şekilde almakla ve nankör olmamakla, ancak erdemli olabiliyordu.

..

Devamını Oku
Bayram Kaya

9-]Toplum ve toplumun otoritesi olurla toplumu tek elden yöneten toplum beyini; birden oluşmamıştır. Girişen, değişken olan, stabil (kararlı) olmayan; oturmuş olmayan, sorumlulukları denetlemeyi dahi bilmeyen girişmeler içinde çıkmıştı. İttifakı dönemler sonrası otorite; tam anlamıyla bunlara muktedir olmanın meşrulaşmasını; o şeyin neden öyle olması gerektiği olum lamasını, ilk başlarda tek elden yapamıyordu.

Otorite, toplumsa alan içinde önce, her bir eylemse oldukları alanlar da, ilahların işi ve düzenlemesi olacakla belirdiler. Bu nedenle, tuğla ilahı, dericilik ilahı, ticaret ilahı, adalet ilahi, çiftçi (tarımcı) ilahi, maden ilahi, su ilahı gibi bu alanların nedense söz hâkimiyeti olurlarıyla, belirdiler.

Böylece adeta bildikleri, müdahil oldukları, parça başı işler için o işin parça başı yönetilmelerine dek; parça başı yönetilme niceleyim tutumlarını edindiler. Bu alanlar denetimi, totemi yapı ve inançların müdahalesi ile dolduruyordular. Sürecin olgunlaşmasıyla, seçicilersen belirmeler, inançların da girişen tecrübeleri ile iyice pekişmeye başlamıştı.

Not: Totem put demek değildir. Totem öyle bir kelime ile açıklanır bir tarihsel süredurum da değildir. Put kavramını kendi tarihselliği içinde hiç bilmemektir. Sosyal birliklerin hemen yanı başında oluşmuş bir kültür müktesebattı, aitti kimlik unsurudur. Yaratan değil düzenleyendir. Tapınmaktan ortaya konmamıştır. Tapınaktan önce ortaya çıkmıştır. Sonradan tapıncak olmuştur. Bk. tabu ve totem; tabu, totem ve put yazı dizim ve diğerler yazılarımdaki içerik atıf göndermeler.

İnsanlık, bu kabil nesnel ve tinsel pekişmelerden stabil olanlarını, bir yanda toplumun uhdesine aktarmağa başlamıştı. Bir yandan da, kendi çelişmeleri üzerinde uğraşılan işlerle birlikte, yeni tabu ve totemlerini oluşturuyorlardı. Diğer yandan da, yeni tip iş alanlarına dek girişmeleri de, oluşuyordu. Bu yeni tip iş alanların düzenlenmesini toplumlar, hemen üzerlerine alamıyordular. Bu yeni girişmelerin düzenlenmesini toplumlar, hemen üzerlerine alamıyordular. Yaşam içindeki bu tip ilişkiler, zamanla; kararlı yapılar ve kararlı ilişkiler haline geldikçe ancak, kırpılma ve seçme ayıklamalarıyladır ki, olup bitenleri, toplumlar kendi denetlemeleri üzerine alacaktılar.

..

Devamını Oku
Bayram Kaya

Cehennem kaçkını,
Seyyal, saydam safi zar.
İz yapmadı açkını,
Zardı delişmen, devingen,
Süreci kendiydi!

Cennet ehli;
Erdem bıçkını.
Huzurluydu, gölgeli,
Kabuklu, mat açkını.
..

Devamını Oku
Bayram Kaya

2-]Hatta bunlara bağlı olacakla, mülkiyetçi yeni yaşamdaki ilk girişmelerin emeğe sahip çıkılmasıyla, ortaklaşa olandan yararlanmanın sonucu olan ortak beslenme ve ortaklaşa cinsel sağlayış, ortadan kalkınca; bir anda kadınsız ve erkeksiz de kalınmanın sorunları, aklın kavrama alanına yeni girmişti!

Ortaklaşa olan cennet bitmişti. Tabi bunlar bir günde olan, birden olan durumlar değildi. Niceliklerin birikmesi sorunun geniş kitlelerce algılanmasına bağlı, sürekli gel git yapan durumlardı. İşte girilen bu yolun makulü, şimdiki cennetten çıkma, cennet erbabına nasıl aktarılacaktı!

Ortaklaşa ilişkileri tadarak büyümüş; bu baskıyı iliklerine kadar hissetmiş kitleler; şimdi bireysel olanın sahiplenmesini akılca anlaya bilirler miydi? Ya da tersten soralım. Şimdi cennetin koruyuculuğu yoktu. Bireysel emeği oluşturamayanlar ne olacaktı? Ne olmuştu da, bu hale gelinmişti? Ya hep aç, ya hep tok bir dünyadan; birilerinin hep tok, birilerinin de hep aç olduğu bir dünyaya adım atılmıştı. Daldaki bir meyve, tutulan bir kuş, yapılan bir av eti hepsinindi? Şimdi nasıl oluyordu da, bunlar birilerinindi?

Süreç, göz açıp kapayana değin, akıl edene değin; olup bitmişti! Kadının cinsel fetişti çekiciliği, erkeği yenmişti! Böylesi aldatılma sonunda, insan cennetten kovulmuştu! Bu bir grosteski nedendi. Aslında burada insanın (kadın ve erkeğin) ortaklaşa yaşama göre insanın; yeni yaşamla lüks ve rahat yaşama varmanın ayırımını görmekle, gözü açılmıştı. Cennetin bilmezi olan âdemlerin gözü, cennetin dışındaki bilme ile açılmıştı. On binlerce yıl süren tek düze sosyal birlikti komün yaşama göre, şimdiki hırs ve tamahın, egoizm çekiciliği vardı.

İnsanlık; sosyal birlikti yaşamıyla, kişi bencilliğini; sosyal yaşamın bencilliği yapmıştı. Sosyal özneyi, kişi öznesi üzerine örtmüştüler. Böylece tekil bencilliğin üzeri, sosyal özneldi bencillikle örtülüydü. Üzeri örtülen tekil bencilliğin girişimleri, ancak dolaylı yol çevrimleriyle, sosyal özneli benciliklerle ortaklık sağlatılabildi.

..

Devamını Oku
Bayram Kaya

Hiç kuşkusuz ki büyücülükte, bugünkü gibi karmaşık olmayan ilk yalın haliyle hayatın kendi içinde önce sosyal yaşamla çok sade bir şekilde ve sonra da giderek sosyo toplumlarla niceli başlamıştı.

Büyü kişinin ya da kişilerin bir etki, bir tesir altında kalışıyla o etkinin dışını düşünüp görememesi hali olmakla yine o etki dışını akıl edememe halidir. Aynı etki altında kalanlar da birbirini aynı bakışımla etkilerler. Birbirleri dışındaki dünyada sesler duymalarına karşın, bu kişiler adeta sağır ve dilsizdirler.

Asıl etkiyi ortaya koyan şey yerine, etkisi olmayan bir şeyle yer değiştirtip; yerine konulanın, yerine konduğu şey gibi bir öznel etkiyi göstermesi büyüleyiciliktir. Kendisine telkin, kendisini iknadır.

Temel gereksinimlerin (beslenme, yiyecek, korunma, cinsellik gibi uyaranların yani bir etki ortaya koyanların) özel ellerde toplanmasındaki mahrumiyetinkilerle muhtaçlıklarınızı ortaya çıkarırlar.

Temel muhtaçlıklarınız sizde bir etki ortaya koyar. Muhtaçlıklarınızla ortaya konan etki; cennet kavramıyla bir arada size sunulur. Sonra asıl uyaranları ortadan kaldırdığınız zaman "cennette" bu uyaranları yapıyormuş gibi aynı etkiyi sürdürmeye devam eder.

..

Devamını Oku
Bayram Kaya

Cehennem birin özünde,
Çekim görünür,cennet gözünde.

Mini mini, cüz idi,
Ehli cehennemdi.

Birle tinleşiyor,
Çok iyi birleşiyordu.

Sesti, su, serinlik, ağaç; güzden. /Ölümlerle.
..

Devamını Oku
Bayram Kaya

“Çocuklarınıza cenneti anlatırken; cennet te gazoz ırmakları olduğunu, çikolata ağaçları olduğunu söyleyin” Vaiz S. Sav

Nasrettin Hoca mülk kavgasını en çarpıcı örnekle anlatır. “Yorgan gitti. Kavga bitti”. Uluslaşma süreci günün şartlarına uygun tarihsel demokrasi eşme sürecinin ayyuka olduğu süreçti. Demokrasi önce, himayeci ve sonra da serbest pazar ekonomili uluslaşma sürecidir.

Mamon öğretisinin özü şudur. Kişileri mülk sahibi kılmak ve kişileri mülkten yoksun kılmak; “eceli kazadır (fıtrattır) ”. “Eceli kaza (fıtratla) mukadderatı ilahiyedir”. Yani kader Mamon’dan takdir oluştur. Yani Önceden kararlaştırılan gerçekleşmedir (kazadır) . Böyle olduğu için Mamon iradesinden şüphe etmek veya karşı koymak gerekmezdir! Takdirli Monarşizm.

Mal kavgası akıl almaz tedirginlikleri ortaya koymuştu. Can güvenliği, yer yer aç ve açıkta olmanın önüne geçen kaygılardı. Bütün ilişki mülk sahipliği ve mülk sahipliği çelişkili irade açılımları üzerine oturacaktır.

Zaten ön ittifaklı kolektif sahiplik; şimdiki özel mülk sahipliği cehennemi karşısında olan kıyaslanması içinde cennet algısını oluşmuştu. Bunun içine tedirginliklerden kaynaklı hesaplaşmayı sokmak ta akıl ve mana işi edilecekti. Mamon dahi kendi iradesinin katlanılmaz olduğunu iyi biliyordu.

..

Devamını Oku
Bayram Kaya

Karşı taraftakinin elindeki mala ulaşmanın bedeli olarak, karşı cinsin seksi ihtiyacı sağlama değiş tokuşu araya girecekti. Artık aşk yerine, çoğu kez tek taraflı, alınıp satılan seks vardır. Meta ürününü diğer cinsin yanına, cinsel kurunun, bir yakınlaşması olaraktan götürülmesi de; zaman içinde ortaya konan bir ahlak olu vermişti. Bu günkü anlamda, kadın ve erkek fahişeliği; tarihin ilk meslekleri arasında, kısa sürede yerini alır olacaktı.

Önceki genel cinselliğinin, aşk olarak, kutsallıkla oluşunun yanı sıra da; bir cesaret gösterisine başarı ödülü olaraktan da, sunulabiliyordu. Sosyal birliğin kendisine özgü bir zamanı içinde, aşk daveti bir düellonun, bir kur yapmanın, bir hoşlanmanın, karşılığı da olabilen seremonileri de vardı. Ama aşka davet henüz hale yola konmamış, belirti olarak süren, sosyal birliğin aşksal, ruhsal seksi de vardı. İşte bu var olanlar, yeni özelleşmenin tutumlaştırmasıyla da girişti.

Bu tür özel üretimler, hem araç, hem emek, hem de ürün olarak, çok kısmi özelleşti. Ürünün kişiye özgü oluşu; zaman içinde, hem araçlar bağlamında, hem artık ürünün birikimi bağlamında, bugünkü anlamda, miras dediğimiz olgu ve kaygıları doğurmuştur. Tekilden, tikele, kaoslu gelişmeler, klancı komün anlayışında, felaketler algılatacak süreçlere doğru bir gidişti. Bunun yavaştan yavaştan kendisini hissettirir oluşu, kendisini dayatmağa başlamıştı. Buradaki felaket, eski alışmalardan vaz geçişinin bir duygusudur. Bilinen, garantili olan, güvenlik içinde yapılan davranışların, rahatlığındaki kopmanın, kırılma ve çelişme duygularıydı.

Kabaca, eskinin klan, nesep aidiyet soy sürüşü, şimdi; kişilerin soy sürüşüne dönüşmüştü. Şimdiki garanti ve güvenlikli yaşantılaşma, mülkü olanlarda daha bir güvenceli duruyordu. Bunlar mülkiyetin ve nesebin bir özelleşmesi idi. Yine buna bağlı olarak uzun süreç içinde cinsler de, cinsellikte özelleşmişti. Tarih yepyeni bir süreci ortaya korken, klan ahlak anlayışı, felaket derecesinde enkaza dönüşmüştü. Alabildiğine rekabet ve meta ürün gücü, kişilerin karşısına çıkmıştı. Klan ben katışması, şimdi tek tek bireyler beceri kazancına dönüşmüştü. Artık klan komün ortak yaşamındaki huzur ve paylaşma, her toplumsal yaşamın derinleşen tedirginlik veren kaygıları boyutlarınca bir cennettin hatırlama söylence algısı olmaktan öte gitmeyecekti.

Sosyal birlikteki ilk temel yasa, güce boyun eğerliktir. Yani güç ve gücün buyruklarının olumlaşmasıdır. Bir olumlayan güç olarak, etnik klancı totem; yeni durum karşısında yetersizdi. Yeni durum, bu eski totemci gücün üzerine inşa edilecekti. Yeni durumun, kendine özgü ahlaki anlama ve kurallaşma öznel değerlemeleri ile de giriştirilerek totem güç ve onun olumlaması önce ikizleşerek, yarı insan yarı ilah özelliği kazanacaktı. Bir toplumun yarı insan yarı totem ilah gücü Gılgamışsa diğerininki Enkindum idi. Bir grubun ilahesi, İnanna ise, diğerininki İştar, ikizleşmesi idi.

..

Devamını Oku
Bayram Kaya

6-]İşte bu kabil enformasyon, cisim içinde kırılmadan gidecek. Ekseni enerji ile dıştan cisim çevresini dolanaraktan, cismin arkasındaki, cismin içinden geçip, ekseni olan ışıkla; kesişen dalga hareketinin birer aktarımları olacaktırlar. İleri doğru olan bir eylemsizlik hareketi, bir kondansatör hareketi gibi sönümlenen hareketin ileri yönünü, destekler. Böyle bir eylemsizlik hareketi, yine bir bobin içindeki azalan akımın, çevresindeki biriken EMK güçle, azalan hareketi devam ettiren; o eyleme özgü hareketi sürükleyen alan durumdurlar.

Yani birim enerji, kendisi hareket enerji; alan içi ilişkiyle kontrollü hareket kazanırken, kendi çevresine hızla artan bir eylem sellik alanlanması kazanır. Eylem sellik kazanan bir özdek; ileri olan hareketle de, hem parçacık yansıması, hem dalga kuşatması gibi birçok niceleyişlerle, etki ve özellik görünümlerine dönüşürler. Bu hal, tekil birliğin kendi çevresine olan değişik iliş kinlikleriyle yansıması durumudurlar.

Makro âlemde enformasyon topun çamur içinde veya pudra toprakta; iz bırakması gibidir. Ya da çamur ve pudra tozun topa bindirmesidir (yapışması, topu lekelemesi) . Topun dalga enerjili haline göre çamur ve pudra toprak, top üzerine modüle bindiriliş gibi taşınır. Aynı enformasyonlar parçacı âleminde, başka bir hareket enerjisi üzerine, manyetik aktarılırlar. Manyetik aktarım, değmeden dahi uzaktan etki ile karşı taraf içine yüklenen bir dolaşımla bindirilmesi olası olmaktadır.

Enformasyonlar, makro düzlemde; bir çarpmanın fren etkisi ile birbirinin içine geçen enerji kuantları haliyle kopyalanırlar. Ayna görüntüsü bakışım süresince var olan ve bakışım kesilince silinebilir bir kopya yansımalar olmaktalar. Tabii ki bu iki özellik tam bir iletişiler kopyalaması değildirler. Bir enerji hareketin; diğer hareket üzerine binmesine dek yansıması, özdeğin özelliği olup; yansıma bir türden olmayan, pek çok biçimlerde yansıyan bir geçişmedirler.

Toplumsa ve sosyal yansıtmalar da bir ayna bakışım yansıtması gibi sizde de yansınırlar. Çevrenizde, sosyo topluma dek üretim sel ilişki düzeni varken, sosyal ve toplumsa yapının bu düzenlime ilişki durumları, sizlerin üzerinde yankılanırlar. Ancak siz bunun, bu yansımaların; kimyasal olurla öznel dönüşümlerini; protein sentezlerini, yaparsınız. Sıkıntı da burada başlar. Aynanın dışında, aynaya yansı eden bir bakışım olmadığı durumda aynada görüntü yoktur. Oysa dıştan bir yansıyan olmadan da, sentez kalıpların, sizde ayna içi ayna yansımalarının kaygıları vardır.

..

Devamını Oku