Uyumak zor
Hava soğuk, yastığım krişler, yorganım beton
Kaldık yıkıntılar arasında hava soğuk
Bir el var uzanan, uzak çok uzak
Bir nefes var bize doğru
Üzerimizde beton
Sabah sabah yine...
Yerli yersiz denli densiz
Çay var mı dedim?
“Çay yok” dedi çayçı.
Sallama var.
Bu sabah pencerenin önüne konan serçe kuşunu izledim.
Ürkek ürkek bakışlarını,
Sağa sola uçarak kaçışlarını.
Hep özleriz, şiirler düzeriz kuşlara
Özgürlüklerine atıf yapar
Daldan dola konuşlarına
Uçurtmayı Bırakma
Aşk uçurtma gibidir
Elinden bırakırsan uçar gider.
Bulsan da ya bir ağaca asılı kalmış uzanamazsın
Ya da yırtılmış uçuramazsın.
Ufuktaki güneşi beklemedim
Seni beklediğim kadar
Hasta sabahı nasıl bekler ya
Ben de seni bekledim geceler boyu
Ateş değdi elime yine yanmadım
Sana yandığım kadar
Baştan aşağıya aşk kokan şehir!
Benide kendine benzettin.
Aşkı sende buldum.
Çok mutluydum.
Aşkın dayanılmaz oldu.
Ne zaman gelecek balıkçı kasabasında
Martı seslerinin eşliğinde kahvaltı keyfi
Sonra mütevazi dükkanının kepenke gerek olmayan kapısını açarken
Plazaların masa başında çürümekten
Kollarının dirsekleri nasırlaşmadan yaşayabilmek...
Ne zaman gelecek balıkçı kasabasında
GÖZLERİMDE SEN
Gece saatin üçü
Gözlerimde Sen
Ben sana şiir yazmak için yazmıyorum
İçimi haykırıyorum
GÖZLERİN
Gözlerin...
Gözlerin değil beni alıp götüren,
Gözlerinin rengi değil, aşkı hatırlatan
Gözlerindeki anlamı çözebilsem, kendime gelebilsem...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!