Cem Özkök Şiirleri - Şair Cem Özkök

0

TAKİPÇİ

Cem Özkök

Hiç’in perküşa ruhuna komşu düşmedim henüz... Lakin ‘mutlu yarin’ kisveli siyaset anlayişi sürdükçe, bunun uzak bir ihtimal olmadigini bilirim pekala... Zira kalmadi bir anlami, ‘siradan günlük yaşamin’... ‘Anlamli başarisizlik’larin... ‘Kutsal çilginliklar’in... ‘Onurlu yalnizlik’larin... Içimde peykan! ‘Saglikli normaller’e ragmen şeyleştirmemeye çalışıyorum taşlaşmış öfkemi... Gündelik şeylere yetmeyen aklim ve ‘tarihin tüylerini tersine firçalamaya’ alişmiş bellegimle... Kabul etmem gerek ki, siyasal bir ürün’üm; eninde sonunda, ürüyor ve seçiyorum-yanliş bir hayatin dogru yaşanamayacagini bile bile... Kendini aramak ve araştirmak: Ah ne yaman açilim! Nerede o yorumcu, beni tanimlayacak... Anlatılabilir ve anlaşilabilir kilacak...
Biliyorum; Hiç’i tanımadan kendisi için varlık olamamakta insan. Ne zaman ki ‘kendi Hiç’imi kendi içimde taşımayı’ öğrenirim, işte o zaman özgün ve özgür yaşam için göreceli bir adim atmiş olurum. (Sahi olur muyum?)
Bir süredir böyle... İmgesel birmekandayım sanki... Ya cümbüş var ya da maskeli balo. Bir kaç Pierrot... Gerisi sabun köpüğü... Yüzsüz bile olamayan bir güruh. Güruh-ı eşkiya... Orkestra durmaksızın çalıyor... Handel’i... Saul Orataryosu’nu... Kimseyi tanımıyorum. Uçuşuyor havada, yırtıcı kuşlar gibi, ‘olağanüstü insanların mutsuzlukları’... Çığlık çığlığa tanrılar... Tanrıların oğulları... Torunları... Kimseyi tanımıyorum. Öyle ya ‘tanımak için bilge olmak gerek’ (Xenophanes) ... Susuyorum... Hüzünlü değil, gerekli bir susuş bu... (En çok sustuğu yerden kanayan ben için zor bşr durum) Cennette kopmuş bir fırtına... Öylesine güçlü... Sırtımı döndüğüm geleceğe doğru sürüklüyor beni, önümdeki yıkıntı ise göğe doğru yükselmekte... İşte ilerleme... İşte fırtına...
Yokuşun tepesindeyim bu firtina sonrasi... “Yeşil pancurlu büyüük, beyaaz bir ev. Renksiz ve boyasiz ahşap barakalarin üstünde, köylüsüyle beraber yaşayan ortaçag asilzadelerinin şatolarini andiracak derecede ihtişamli bir şey! (...) Bir tarafta ben, diger tarafta yanliz camileri camileri ve büyük binalari gözüken Istanbul: Sulardan ufuklara fişkiran bir maketler ve abideler şehri, dalgali beyaz! Bir tarafta ben, diger tarafta çamlar arasindan renk renk çikan köşk çiçekleriyle, kirmizi toprakli oda yamaçlari: Hayalleri sularda titreşen beyaz benekli, nefti kivrimlar yapan koylar! Önünde bulutlarin beyaz izlerini gayet hafifçe çalkalandiran uçuk mavi deniz. Ötesinde ben ve sari topraklar. Kiyilara öbek öbek dagitilmiş yazlik köşkler ile uzak ve tenha ova mesafeleri. (şu an içinde yaşadigim) Ve sonra sirada, sira sira siradaglar ve ben... Nihayetinde Levent; bulutlarin aksiyle parça parça koyulaşmiş toprak şişkinligi! ...
Dar ve uzun bir odadayım. Burada ne varsa son derece lüzumlu olduğu için konmuş: Mesela misafir, yere bağdaş kurmayacağı için, duvar kenarına üç dört sandalye dizivermişler. Kitaplar, tahtalara serili duramaz diye abonoz renkli gayet basit ve uzun raflar koyuvermişler.
Derken Fazıl Ahmet (Aykaç) beliriveriyor. Arkasında gümüşi pardesüsü, başında fesi. Rafların önündeki sandalyeye, ellerini ovuştura ovuştura büzülüyor. Nezleden pürtükleşmiş sesiyle Ruşen Eşref’in hatırını soruyor. “Yüzü zayıf, uzun... kulakları iri, ayrık kaşları ince...” Bir kasılıyorum bir gevşiyorum. Alnımda maşallah irisi ter(ler) ... Damlıyor, bozuk musluk gibi; şıp şıp...

Devamını Oku
Cem Özkök

Yol üstünde gülmesi tutmuş çiçeklerin
Güneş dantellemiş asfaltı gölegelerle
Kaldır at gözlerini bakmayacaksa güzelliklere

Sakın basıp geçme gül rengine
Bir ırmak gibi ak gönüllere, ak

Devamını Oku
Cem Özkök

Her aşk bende ayrılığa el uzatır
Gövdeme değen bir başka açlıktır
Ölüm neden zamansız çalar kapımı
Bir kent bekliyor beni daracık otel odalarıyla
Bir kent bekliyor beni haritası bile çıkarılamamış
Düşlerim öksüz akşamlarda kendi yaşıtını arar

Devamını Oku
Cem Özkök

Umursama
Gene gelir o
Bekle biraz, uyu bir an

Derin sulardaki gölge gibi
Yada içinde boydan boya uzanan

Devamını Oku
Cem Özkök

Bir gülücük al,
Hiç gülmemiş birine hediye et.
Bir güneş ışığı al,
Gecenin hüküm sürdüğü yere uçur.
Bir kaynak keşfet,
Çamurda yaşamı yıkat,

Devamını Oku
Cem Özkök

Yeni birşey göreceksin
Kaldırdığında gözlerini
Dokunduğunda yeni bir sıcaklık olacak
Yeni bir insanda uyanacaksın her sabah
Her akşam yeni bir odaya gireceksin
Bir başkası ile sevişeceksin durmadan

Devamını Oku
Cem Özkök

Çürüyen bir ağaçlığa imledim kendimi
Ölümün rüzgarlı kan teleklerinde
Damarları çekilmiş bir yol gibi
Büyüyor ıslığımda büyüyen mezarlık,
Bir cinin korkusuyla...

Devamını Oku
Cem Özkök

Ben de yaşayıp öleceğim
Üstümde otlar bitecek
Ölüm gelip çatınca
Söyleyecek bir sözüm olacak :
-Yaşadım!..-

Devamını Oku
Cem Özkök

Gece.Elimde açılıyor tüm bulvarların kapıları
Sana söyleyemediğim düşlerimi örmede
Sana yollanmamış bir mektubun içinde
Kendimi izinsiz izlediğim bu kent
Bırakmıyor peşimi, geçmişimle birlikte
Neler neler çıkıyor/çıkmıyor karşıma

Devamını Oku
Cem Özkök

Elimde mor açmış akasyalarla girmiştim yanına son defa
'Dünyayı eledim, hiç karşılaşmadım senin gibisiyle.' demiştin
Önce alay etmiştim duygularınla, sonra korkmuştum
Gölgeni görmekle başladı gizemsel yürek çarpıntım
Kocaman toprak küpe diktiğin kuşkonmaz çiçegi
kurumuştur artık

Devamını Oku