Yine eskilerden bir gündü,
Dolaşırken ay ışığında mehtabın kıyısında,
Önüme döküldü saçların kum olup.
Durdum, aldım yerden, yüzüme sürdüm..
Hatırlayamıyorum ama,
Saçların avuçlarımda,
Ey Cân!
Cânım yedi kat,
Yedi kubbe,
Yer ve gök içinde,
Su ve ateş iç içe,
Sönmeden yanan,
Yıkılmış onlarca bina yanıyor için için,
Onların hırsı geçmedi bu kara topraktan.
Tarihi vahı ile yazılmış bu şehrin,
Binbir acı içinde kalmış Filistin.
Eşkıyalar inmiş kanatlılardan aşağıya,
Gök gürültüsü zannediyor; toprak altında çocuklar.
İnsan, ilkbaharı kışa döndüğünde, bir tek sevdikleri olsun ister gözünün önünde.
Yalnızlığa ne kadar aşina olursa olsun, bir el uzansın ister karanlığın içinden.
Çekip koparsın diye karanlıktan.
Düşüncelere dalar, anıları tazeler farkında olmadan.
Ve farkında olmaksızın içi titrer.
Çünkü kaybetmiştir sevdiklerini.
Gökyüzü karanlık bir çarşaf,
Gözümüze çekmişiz.
Aşkın karşısında duruyoruz,
Elimiz kolumuz bağlı.
Başa gelen çekilir,
Gelen gitmez ise ömür buna verilir.
Gel benimle o en aydınlık sonsuza,
Ellerimi tut yeter, yolu gösteririm sana.
Ayakların yorulursa eğer, dert etme,
Varlığın yük değil omuzlarıma..
Güneşin varlığı ile yokluğu bir, sen gittin gideli.
En acı hikayemizi buzdan kalemle yazıyorum camın buğusuna.
Sonuna varamadan tükeniyoruz.
Biraz inciniyoruz, biraz kırılıyoruz.
Özlemler kırıyor nefretimi, oysa ben, yokluğunda yaşayacak bir hikaye bile bulamıyorum kendime.
Boşluktayım..
Mesafeler önemsiz olmasaydı,
Daha fazla nasıl sevebilirdik birbirimizi?
Mesafeler sevmek için var,
Gönül gözümde varsan eğer,
Yüreğimde de yerin var..
Cama tutunan yağmur taneleri gibi,
Yüreğine tutunmaktı niyetim.
Gözlerimin buğusu ürküttü mü yoksa seni..
Kaç kez düştüm yanaklarından, her sonbaharda ve her kış da yeniden geldim.
Gözümün yaşları mı ürküttü yoksa seni?
Oysa gözü yaşlı bir adamdan asla zarar gelmez kadın..
Ne bir korkum var kimseden,
Ne de bir eyvallah var dilimde.
Bir tek sende tutuluyor gücüm,
Benim bileğimi bir tek sen büküyorsun..
(CMK)
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!