Yollar düğümleniyor boğazıma,
Bakamıyorum gittiğin yollara,
Bir hıçkırık alıyor da şarampolleri,
Yuvarlanıyorum hasret uçurumuna…
Akrep ve yelkovan baş uçumda seni anıyor,
Kan kırmızısına dönüyor güneş batarken,
Şiir dolu geceler kalemde tükenirken…
Yıllar yalnızlığımı çoğaltarak geçip gidiyor,
Hayat limanına yavaş yavaş yaklaşırken…
Artık yükleme hangi soruyu soracağımı,
Ve biliyorum alacağım cevabı,
Fakat hala senin,
Hangi sorumda ne cevap vereceğini,
Bilemiyorum…
Bir sevda çorak tarlada filizlenmezmiş,
Susuz başak vermezmiş,
Akıl ve gönül kabul edermiş,
Akıl söyler gönül söyleyemezmiş…
Yalnız kuşlar mı uçar yuvadan,
Karıncalar terk etmez mi yuvalarını,
Bir tırtıl bırakmaz mı tutunduğu dalı,
Yalnız kuşlar mı uçar yuvadan...
Göçmen kuşlar mıdır göç eden sadece,
Bir yorgun gecenin eskimiş hatıralarına yol alırken zamanla,
Dilimde üşüyen sözcükler vardı sana söyleyemediğim,
İçimdeki yalnızlığı sürüklüyordu yuvalarına karıncalar,
Ve dilimdeki kimsesizliği paylaşıyordu kalemim…
Bir hasta sonbaharda,
Güneş yakındı batmaya,
Dul bir rüzgâr uğultusunda,
Grambell olamadın belki
Telefonun her çalışına
Senin adınla açayım…
Edison değildim olamazdım da
Ampulü bulup senin yüzünü gecede göreyim
Ne milyonlarım var
Semidemle dost odam Semidemsiz taş duvar
Semidemle saray gönlüm Semidemsiz tarumar
Semidemle güler yüzüm Semidemle bahtiyar
Semidemsiz mevsim hazan, Semidemsiz sonbahar
Semidemle tamım ben, Semidemsiz yarım
I
İçimde dağları yürüttün Semide,
Ferhat olup dağları mı deleyim,
Mecnun olup çöllere mi düşeyim,
Kerem olup küllere mi gömüleyim,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!