Celal Altuntaş Şiirleri - Şair Celal Alt ...

Herkes de mi sana benzer be sevdiğim, hadi erkeği kadını geçtim ben, bütün canlar da mı senin suretinde görünür gözlerime;
Balıkçı ağında çırpınan biçare balık, ağaç dalına yuva yapan küçük bir serçe, toprakta rüzgara karşı direnen mahsun bir gelincik, sokak arasında yağmurda ıslanmış bir kedi yavrusu, ağaç dalında ha düştü ha düşecek sararmış bir yaprak, pazar yerinde annesini kaybetmiş ağlamaklı minik bir kız çocuğu...
Herkes... her şey... sanki bütün dünya senin güzel yüzün,
Bir tek sen,
Artık sen gibi görünmüyorsun gözlerime.

Saçların ağarsa, pamuk tenin solsa,
Beklerim seni ömür boyunca,
Kızıl kuruş nedir ki,
Dudağımda bir toz zerreciği olsan da,
Sen buzlar ülkesinin mavi güzeli,
Ben alevlerle dans eden cehennem meleği,

İçimdeki ateş;
An geldi bir avuç sıcak kül oldu,
Küller sandık oldu sakladı içindeki ateşi,
An geldi küller kendi kıvılcımıyla ateş oldu,
Ilık bir meltem çıkardı gün yüzüne gizli ateşi,
An geldi ateş kor bir alev oldu,

Rakı içer misin dediler,
İçerim dedim.
Sulu mu susuz mu dediler,
Susuz dedim.
Ve güldüm…
Aşka hiç ihanet karışır mıydı?

Ay yine yalnız ve parlak,
Gökyüzü karanlık bir sahne,
Nerede bu filmin yıldızları,
Birer birer sönmüş sanki,
Hayat bir film,
Oyuncular iki kişi, başrollerde onlar,

Hasretim dediğimde adını söylemek güzel,
Özlüyorum dediğimde adını söylemek güzel,
Unutamıyorum dediğimde adını söylemek güzel,
Tüm acıları senin adınla yaşamak güzel,

Yağmurun kuru toprağa ilk düştüğünde serinletmesi gibi adının dilime düşüşü,

Sen bana işkenceydin nefes aldığım her anda
Zaman yoktu, yaşam yoktu bu karanlık zindanda
Yargılayan sen, Gardiyanım sen, Cellâdım yine sen,
Sessiz çığlıklar attım küf sinmiş odamda
Seni çizdim koyu yeşil çürümüş duvarlara,
Sen diye sarılıp yattım sararmış yastıklara

Kadınım,
Elin emek,
Elin ekmek,
Elin sol yanımda daima,
Yarımın yarısı,
Çocuğumun anası,

Kelebek ile koza misali seninle hikâyemiz,
Hani tırtıl kozasını örer yuva yapar kendine,
Sonra bir güzel kelebek olur,
Kanatlanır mavi-beyaz özgürlüğe,
İhtiyacı yoktur artık bırakır gider asma dalına yuvasını öylece,
Ve biter kısa ömrü varamadan gökyüzüne,

Gözlerin,
Kapkara uçurum,
Bıraksam kendimi derinliklerine,
Ölmek değil de beni korkutan,
Dibini bulamamaktan korkuyorum,