Ve yine bir akşamüstü otururuz belki
Bir çay bahçesine, konuşuruz eskilerden
İki çay söyleriz ve senden yudumun ilki
Ama bekle cancağızım! bugün çaylar benden...
Anlatırken sen titrek rüzgar nağmelerinde
Koyu akşamüstünün alıngan renkleriyle
Bezenmiş cümbüş vardır ışık huzmelerinde
Sanki gökkuşağına benzer ahenkleriyle...
Ve sen kelimeleri raksettirirsin o an
Dilim tutulur, sessizliğe dalarım bense
Hani bazen sadece dinlemek ister insan
İşte benim halim öyledir... Bilmem nedense?
Konuşursam sanarım ki laf-ı güzaf olur
Yine sükût benden, serenat yapmaksa senden
Derdimiz galiba bir bardak çayla son bulur
Bu arada unutmadan, bugün çaylar benden...
Çıra kokusu ile kendimizden geçeriz
Görenler bizi sanar ki; mey'in ayyaşıyız
Halimiz fena... Durmadan içer de içeriz
Amma ve lâkin biz "tavşan kanı" ç'ayyaşıyız
Bir yudumu her derde devadır cancağızım
Çay ateşte demlenir, biz çayda demleniriz
Belki arada yanar ama dilim, ağızım
Yanarsa yansın, yine çayla merhemleniriz
Çay kupada değil, ince bellide içilir
Sallama da bozar bizi, ille semaverden...
Bir yardan, bir de demli çaydan nasıl geçilir?
Çayyaşlara selam olsun, bugün çaylar benden...
Kayıt Tarihi : 25.5.2015 03:06:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!