Deymen, evvel zaman içinde taşlar konuşur ve gülermiş bu coğrafyada.
Zahra, harman sonrası cavlara dökülüp daldırılan buğday, bir de fişke ve gavuzlarına koşan balıklar…
Etnografya, serili kendir kilimlerle yamalı bir yeryüzü sofrası tüm canlara hem de doğacı.
Mısır, buğday ve darı nöbetinde çocuklar ve evin büyükleri
Ev önlerinin bitmeyen sarısıcak telaşı
Bugün seviştim, yürüyüşe katıldım sonra
Yorgunum, bahar geldi, silah kullanmayı öğrenmeliyim bu yaz
Kitaplar birikiyor, saçlarım uzuyor, her yerde gümbür gümbür bir telâş
Gencim daha, dünyayı görmek istiyorum, öpüşmek ne güzel,
düşünmek ne güzel, bir gün mutlaka yeneceğiz!
Bir gün mutlaka yeneceğiz, ey eski zaman sarrafları! Ey kaz kafalılar! Ey sadrazam!
Devamını Oku
Yorgunum, bahar geldi, silah kullanmayı öğrenmeliyim bu yaz
Kitaplar birikiyor, saçlarım uzuyor, her yerde gümbür gümbür bir telâş
Gencim daha, dünyayı görmek istiyorum, öpüşmek ne güzel,
düşünmek ne güzel, bir gün mutlaka yeneceğiz!
Bir gün mutlaka yeneceğiz, ey eski zaman sarrafları! Ey kaz kafalılar! Ey sadrazam!
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta