Çay, Sigara ve Sen Şiiri - Çizgili Mavi

Çizgili Mavi
216

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Çay, Sigara ve Sen

Gün çarşamba, vakit günün tam yarısı... “Dante gibi ortasındayız, ömrün!” diyor ya Cahit Sıtkı... Biraz öyle hazin ve biraz da şen; sensiz geçen diğer yarısının inadına ve beklemek umuduyla hamhayal olsa da o vuslat gününü..! Henüz sen ulaşmamışken ömrün varsayılan yarısına ve ben geçmişken o yollardan ardımda bırakarak gençliğimi...
Silaha, bayrağa ve Kur-an’a yemin etmişliğim var. Ömrümün son “an’ına” dek tutacağım ve ömrümün o son demini bana getirecek yeminim... Çaya, sigaraya ve çakmağa yemin etmedim bugüne kadar hiç, manasız da olurdu zaten. Tüm manalar sende kavuşurken aslına, asil bir yemin olmalı... Edilmemiş, duyulmamış, tutulmamış ama mutlak surette tutulacak bir yemin...
Sabahın erken saatinde demlendiği her halinden belli olan şu kekremsi, şekersiz demli çaya yemin olsun...
Anlamını; senin olmasından değil, senin sigaranı yakmış olmasından alan, bazen yanan bazen yakan ama her vesile seni bana hatırlatan şu çakmağa yemin olsun...
“Az iç” diye söyleye söyleye söylemekten bıktığın, “Beceremiyorsun” diye diye içmeyi becermeye başladığın, sabahtan beri bilmem kaçıncısını içtiğim şu sigaraya yemin olsun...
Uzun ve çetin geçen bir kışın ardından gelen bu baharın yakacağının habercisi gibi kavurucu sıcaklığıyla göz kamaştıran şu güneşe de yemin olsun...
Günün en kutsal, en mistik, en uhrevi ve en karanlık vaktidir aydınlığa en yakın olduğu vakit... Bırak öyle bilsin herkes, herkesçe bir anlamı olmayan şu gün ortası saatinin kutsiyetine yemin olsun...
Elini tutmak için istediğim, boynuna sarılmak için, saçını okşamak ve öpmeyi bilmeyen dudaklarını öpebilmek için istediğim izinlerin mahcubiyetine yemin olsun...
Çalsak mı borca mı yazdırsak arafında kalıp “çok giriş” üst katta içtiğimiz... fincan olmasa da 40 yıl hatırı olacak kağıt bardaklı, ortanın bi tık fazlası kahvenin bi tık fazla şekerine eşlik eden telvesine yemin olsun...
Aslında yalnızca tesadüf olan ama çok derin bir manayı haiz, adımıza imza tasarlayan, ardı ardına denk getiren adını dahi bilmediğimiz kişinin kullandığı kalemin mürekkebine yemin olsun...
Sana, bana, bize ve bizi bizden bile esirgeyen herkese ve her şeye yemin olsun... Hasılı o cennet gözlerine, gözlerimin çevresinde gülünce beliren o beş çizginin yalnızca senin gördüğün iki tanesine yemin olsun...
Madem ki biliyoruz ikimiz de özlediğini ikimizin de... Madem ki kader, özlemek rolünü biçti bizim için bu senaryoda... Özleyeceğiz... Yanacağız belki, yanıp kavrulacağız...
Ama üzülmeyeceğiz, kahretmeyeceğiz, mahvolmayacağız... hep olacağız, iyi ki olacağız, yoksak da var olacağız... Senin de özlemen değil yemin ettiğim, senin de özlediğini bildiğimi bilmenin girift suskunluğuna yemin olsun…
Yürüdüğüm, yürüdükçe yorulduğum, yoruldukça büyüdüğüm, büyüdükçe boğulduğum serseri kaldırımlarda geçen günlerime, uykusuz gecelerime ve bıraktığım izlere yemin olsun…
“Yarın elbet bizim elbet bizimdir;
Gün doğmuş, gün batmış ‘ebed’ bizimdir” diyor ya Necip Fazıl, Üstadın zindanda geçirdiği yılların haklı davasına yemin olsun…

Sevdaam; sevdamın sende ve bende ayrı kalan “a” harfinin kavuşma özlemine yemin olsun;
Bir gün gelecek, bu dünyada veya değil; bir gün gelecek kavuşacağız!

Çizgili Mavi
Kayıt Tarihi : 31.5.2022 09:51:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Sevdaa diye bahsedilen ve kavuşma ihtimali olmayan bir kadına...

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Çizgili Mavi