her yanda sükut
her şeyde bir üzüntü
takvim yaprağında çıplak zaman perisi
içine çiy düşmüş
boğuk bir sesle ağlar ta uzakta yapayalnız
pencerem de bezgin orkide çiçeklenir
yıkık dökük köhne sokaklarda
alçak damlarından titrek dumanların tüttüğü evlerde
her yeri kaplar yoğun yalnızlık
içimdeki en saf ses kimi vakit
lapa lapa yağarken üzerime
sakince düşülen uykular nicedir kayıp
kalınca bir urgan da düğüm üstüne düğüm
ateşe bırakırım masamdaki şiirleri
yaldızlı kalemle yazılmış
yarısına kadar dolu sayfaları
boş kalan son satırları
kapının ardından yetişir kedim bir kez daha …
gözlerimin içine derin derin bakarak
en keskin acıları avutur patileriyle
ne kadar haklı olduğunu şimdi daha iyi anlıyorum
kalbimde dolaşma izni verdim onlara
göklerin kapılarını açtım
beni arzuladılar
beni aradılar
bana sığındılar
gizlice yalvardılar
işlemedikleri günahlardan dolayı
soğuk, gri, depresif bir coğrafyada
ısınmaları için deli gibi ateş yaktım onlara
bir parça ekmeğe tereyağı sürdüm
oturup pencereden kar manzarasını izledik beraberce,
hiçbir şeye aldırmadan gecelerce
gizemli karanlıklara bakmadan
sonu olmayan boşluklara aldırmadan
içinden pınarlar akan bir sis dünyası yarattık
öylesine dehşet verici bir çatırtıydı
gökyüzü yarılmıştı sanki
duyulanlar meğer buzun çatlama sesiydi
zihnimizdeki baharın ilk habercisiydi
kimse yoktu,
araba yoktu, caddeler yoktu yollar yoktu
ama umutlar yüzlerceydi
gizemli alevler taşıyordu adeta kelimeler yanarken
buğulu, leylak rengi bir pusun ardında
redfer
İlyas KaplanKayıt Tarihi : 5.6.2019 17:37:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!