Yarisi yanik isli kirik dökük leblebilerin tenteneli at arabalarina genelde yikilip dökülerek tek katir kosumuyla kehten tepelerden daglardan asip usul iragfan camiye yakin bir yerde dügüm cözüp dizginini egerledigi cerciler duldasiydi….
Neler yoktu ki, pekmezini tüketti tüketecek kece kil torbalarin agzina kadar dopdolusu keci boynuzu, naylon legen, islengi astari, terzi yüksügü, cuvaldiz, lokum…..cercici namaza gittiginde kapisiz kilitsiz günboyu kus lastigi köteleyip sapan sesiyle yarisip ugurlenen avunan cocuklugun sirtap mazarakliktan sehmine düsenler..
Gelip gecen zamana adeta vadesi hic tükenmeyen saklambac salincaklari kurar gibi gecekaranliginin en dip ay issizligindan katar katar Kuhculu`larin bag bostan yüklü kervanlari kendi türküsünü ugruna katip sögütlüklerden cayirliklardan horana, kepice, ogulcuga, bogazlayana carsisiz kapisiz kilitsiz cerci bazarini kurdugu gibi…
Delahmet emmi`nin tükaninda belki ücbes akide sekerine belki kaymakli bisküvite belki sekeersucuklu cevizli lokumaterazinin bakir sesinde tartiya girecek olan koyun sürüsünün ögle sagimina gelmesini ve tavuklarin ikindi araliginda yumurtlamasini dört gözle bekleyisimin ve kiyida kösede arada derede örende veranliklarda belki kaysi cekirdegi bulacagimin umuduyla, yün yumurta cekirdek harcindan seyri sürülen paha bicilmez efsaneler gibi….
Tükanda yiyenlerin copurun damina dogru firlatip attigi Portakal kabuklarini dislemistik. Damari toprak, tadi doyumsuz tabiat kokuyordu doyumsuz keyfiyetin…
Sonra hadin aptala gidek at kisnetek kendi kendimizi dedik….
Atlar cidirgi olunca…
Tamamını Oku
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta