Cankuşum Şiiri - Musa Göçer

Musa Göçer
1

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Cankuşum

hayatımın anlamı cankuşa...

en güzel türküyü en güzel şiirler söylerse
tutuşmuş bir kaç mısranın direniş türküsüdür bu duyduğun
daha benim türküm söylenmedi yeryüzünde
başkaldırıların en soylusu ise şiir dediğin
yakıp bütün şiirlerimi yalnız iki dize ile gelirim sana
ya umutlarımı ver bana...
ya en kalın urganınla çek beni darağacına

şiirler yanar şair ağlar
sabah ezanı ile yeni bir gece başlar
ve başlar kanamaya kabuk bağlamış bir yara...

bir ormanın en koyu yeşilinde değil bir dilek ağacının
kurumuş dalları arasında ara sana yanan yüreğimi
eğer bir gün geleceksen cankuşum
susuzluğumu getirme bana
yine aynı taşı dikeceksen başucuma
bir kurşunluk barutum var anasını yitirmiş çocuğa

ılık akşam yeli bıraktığında
gecenin kıyısına sol yanımdaki cesedi
bir sessizlik kapladığında şehri
arzuhale kime gideyim söyle...

kahreden bir denge
alıp götürdüğünde beni uzaklara
tutsak olur usum bir garip çelişkiye
gülün dikenle işine..
günün geceyle......

ey yar!
nedir bu fırtına tufan
hani nerde süt liman
bir akrep kıskacında bulurum kendimi
boynuma intihar sucunu yüklersin
dilime ölüme denk türküleri
gayrı sabırlar tehammülsüzdür
kurbanım çiğerparem koyma beni darda
sensiz şiirler kayboluyor kaldırımlarda

şairler yanar şiir ağlar
sabah ezanı ile yeni bir gece başlar
şiirler ve şairler yalnız birbirine ağlar

( 1997 i güzü -kırıkhan)

Musa Göçer
Kayıt Tarihi : 17.6.2002 16:05:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
ÖNCEKİ ŞİİR
SONRAKİ ŞİİR
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Aşık Alemi
    Aşık Alemi

    Hos bir siir kutlarim dostum guzellikler sizinle olsun***Tam Puan***

    Cevap Yaz
  • Aşık Alemi
    Aşık Alemi

    Hos bir siir kutlarim dostum guzellikler sizinle olsun***Tam Puan***

    Cevap Yaz
  • Can Abdullah Yıldırım
    Can Abdullah Yıldırım

    ey yar!
    nedir bu fırtına tufan
    hani nerde süt liman
    bir akrep kıskacında bulurum kendimi
    boynuma intihar sucunu yüklersin
    dilime ölüme denk türküleri
    gayrı sabırlar tehammülsüzdür
    kurbanım çiğerparem koyma beni darda
    sensiz şiirler kayboluyor kaldırımlarda

    şairler yanar şiir ağlar
    sabah ezanı ile yeni bir gece başlar
    şiirler ve şairler yalnız birbirine ağlar
    Gerçekten çok güzel bir şiir yüreğinize sağlık dostum

    Cevap Yaz
  • Muzeyyen Baskir
    Muzeyyen Baskir

    şiir ve kopyaladığım ....süperdi....süperrrrrr
    her ikiside


    Gözleriniz madam
    Gözleriniz Madam.. Gözlerinize bakıyorum da
    Sanki bir yangın yeri
    Yüzünüz talan edilmiş bir
    İmparatorluktan kalma gibi
    Bir şair oturmuş o iki kaşın arasına
    Tüten dumana ve akan kana bakmaksızın
    Aldırmaksızın…
    Patlayan bombalara şiir söylüyor gibi
    Aslında aşktır en çetin meydan muharebesi
    Siz koşuştururken lise bahçelerinde
    Dilinizde Ahmet Arif’ten Yarım yamalak ezberlenmiş iki dize
    Deri ceketinize yaslanmış yürürken yağmurda
    Bir şairdim ben
    Kalbimi büyüten dumanlı odalarda
    Benim kalbim dumanlı odalarda büyüdü madam.
    Yalan yok! yalan asla olmayacak
    Çünkü aşkı üstünüze serpiştirip kaçan o yağmur
    Bir gün sizi de ıslatacak
    Bir gün sizde hüzünle bakacaksınız kalbinizin içine
    Orada bir şarklıyı göreceksiniz
    Biz şarklılar yani aşıklar
    Ve asla konuşamayacakları kızlara aşklananlar
    Hep yenildik!
    Farklı malubiyetlerden kuruldu bizim tarihimiz
    Diyorum ki… vaktiniz varsa bu akşam
    Bizim yüzümüz kızarır
    Biz uzaktan sevmelerde birinciyiz
    Genç kızlara başlarımızı çevirip bir bakamayız
    Bir bakarsak usulca elimizden kayar
    Ve parçalanır kristal gençliğimiz
    Biz kristal gençleriz madam
    Kolayca tuz buz oluruz
    Eve gitsem daha iyi
    İyide benim o darmadağın halimi bırakıp nereye
    Her gece saatlerce alıştırma yapıp da
    Bir tek sevda sözcüğü fısıldayamamanın sıkıntısı
    Aşksızlıktan solan bu cismi terk edip nereye gidiyorsun?
    Merdivenlerden peşinizden koşup da
    İsminizi haykırmayı size bakarken derinde
    Bir acıyla kıvrandığımı fark etmeden nereye he…
    Bir gün yağmur yağsa
    Sırılsıklam o yağmurda ıslanacak
    Ve elinde tutuğu karanfille
    Gözyaşlarısaçlarından sızan yağmurla karışacak
    Onun kapısının önünde duracaktı
    Onun kapısının önünde duracak
    Ve asla zile basmayacaktı
    O kapının önünde saatlerce ağlayacaktı o sırada fonda
    ‘’Senin mavi gözlerinde çalacaktı‘’çalacaktı
    Sonsuzadek Sofya...



    SOFYA! SOFYA!
    Heyhat Sophie gidiyordu
    Mağrur bir prenses gibi
    Şairin kalbinden sürgün edilmişti
    Sanki hilafet ilga ediyordu saltanat sefalete mahkum edilmişti


    Tarih yeniden yazılıyordu sen benim sürgünümsün Sofya
    Benim ülkem dağlıktır karanlıkta dağların arasında bir yol vardır
    O yolda yürümek zordur
    Sanki bir nüfus sayım günü sokaklar boşaltılmış
    Pardesülü bir adam
    Sırtında ağaçe vermiş
    Geniş bir dağın kenarında mızıka üflüyor
    Zaman zaman gözleriniz bir noktaya dikiliyor
    Uzak bir noktaya sabitlenerek
    Kendisine bir soru soruyor
    Cevabını bulmak için
    Uzun uzun düşünüyor
    Ve ışıldayarak cevabını mırıldanıyor
    Bir gün oda güzlerinizdeki bu ışıltıyı keşfederde
    Ve elini kalbine deydirdiğinde
    İçinde cereyan eden
    O yoksun aşkını tanımlar O şarklıyı keşfederse
    Yazacağı ilk şiire adını verecek sonsuza dek sofya


    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (4)

Musa Göçer