Son/ suzluk çıktı kaderimde karşıma,
Son dediğim anda başladı alevim
Yakmaya benliğimi inceden ince.
Küçük kalıyor yürek büyük düşler görmeyince,
Yer gök bulut ne varsa evrende,
Bulutsuzluk özlemleri başladı yine bende,
Acılara yaslan yüreğim yan deli-deli,
Dumansız ateşlerde demlensin öksüz sevdan,
Kalmasın tek bir zerren darmadağın olmayan,
Bırak eteğinde kalsın gölgeler mor dağların,
Sarmasın kimseyi kolların, sarmasın…
Yarım yaşanmışlıkların sinsi tuzaklarındayım,
Kim bilir hangi atışında yüreğim
Titreyeceksin ayazda kalmış ateş böceği gibi?
Kaç omurgasız aşk uğruna sürükleyeceksin ardında,
Kaç bahar yüzlü çocuk ağlayacak hıçkırarak,
Kalk ayağa dimdik, gururu bırak…
Korkma çık güneşe, dik güneş bakışlarını sahile,
Sevda dolu şarkılar söyle
İçin kan ağlasa bile…
Bu ilk ıslanışın değil ihanet yağmurlarıyla,
Bu ilk yanılgın değil, bu yanılgı ayıp değil,
Haydi, şimdi tam zamanı
Bir kadeh kırmızı, bir tutam gece,
Şimdi sun yüreğine yeniden doğuşları ansızın,
Bozma, çekiyorum bu pozu
Kal öylece…
Yiğit yârim diye başlardı türküler eskiden,
Yar deyince erirdi yüreklerdeki pas,
Yıkılırdı gözlerdeki efsunlu bakışlar yere,
Bu kez tutmadı bu aşkın formülü gönül
Kısmet başka sefere…
Badem yeşil gözlerde mi unuttun
Gülümsemeni, yazık!
Hangi büyü, hangi tılsım, hangi sihir
Soldurdu tomurcuk güllerini bir-bir?
Oysa daha karpuz kesip, dondurma yiyecektik,
Sevgimizle büyüsün kızımız diyecektik.
Ne masallar dinledim, ne ağıtlar yaktım,
Ben yüreğimi sonsuza dek
O vefasıza bıraktım…
Bu sorgusuz bakışlar mı günahkâr,
Ellerinin içinde titreyen bu yürek mi kalleş,
Bu yüreğe kurşun sıkan parmaklar mı?
İnsan… İnsan sevdiğine böyle yapar mı?
Hangi istasyonda raydan attı da bu tren,
Hangi durağa yetişemedin sen?
Kaç bahar beklemiştim vuslatı oysa
Kaç geceyi uykusuz seherlere
Teslim etmiştim can özümden süzerek?
Çek şimdi kürekleri, açıl deryalara durma,
Sessizlik çökmeden çayırda çimene,
Közü varsın sönsün ocağımın
Kime ne?
Mor sinekler konsun gönül yarana,
Kızıl şafaklarda asılı kalsın gözlerin,
Susuz çöllere düşesin.
Rehavet anlarının intikamı bu kader,
Fırtınalarda sığınır mısın küçük limanlara
Korkusuzluğu, korkulara eder misin esir?
Şimdi cehennemin dibine gir…
Ne avutur şimdi seni,
Neden bilmezsin hala dönse de sevilmez giden?
Al tepe-tepe kullan, al sana ruhsuz bir beden,
Bülbül, Gül için ağlarmış eskiden,
Zamane aşklar yorgun,
Yorgun sevgisizlikten ağlayan zaman,
Dört yapraklı yonca mevsimi de geçti bak.
Bırak artık yakamı, gideyim bırak!
Canıma yetti yaşamak…
Murat Nail Güney 24.07.2009 İstanbul saat: 04.00
Murat Nail GüneyKayıt Tarihi : 24.7.2009 09:47:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Ne avutur şimdi seni, Neden bilmezsin hala dönse de sevilmez giden? Al tepe-tepe kullan, al sana ruhsuz bir beden, Bülbül, Gül için ağlarmış eskiden, Zamane aşklar yorgun, Yorgun sevgisizlikten ağlayan zaman, Dört yapraklı yonca mevsimi de geçti bak. Bırak artık yakamı, gideyim bırak! Canıma yetti yaşamak…
TÜM YORUMLAR (1)