Kaç gündür annenin sana hamile olduğu günleri, doğduğun günü, bebekliğini, yürümeye başlamanı, konuşmaya başladığında ilk ba-ba deyişini, Yalova’ da ilkokula gittiğin günleri, Fethiye’ de okurken pazarcılık yaptığını, arkasından Antakya’ ya gelişimizi ve senin yaşadığın değişimleri düşünüyor, bazen gülüyor, bazen duygulanıyor ve gözlerim doluyor ve bazen ağlayabiliyorum…
Ne çabuk da geçmiş zaman, ne çabuk büyüdün anlayamadık bile ve 15 yaşına girmişsin, nice 15 yıllar diliyor muhabbetle öpüyorum seni…
Senden, büyüdüğün kadar benim de yaşlandığımı unutmamanı istiyorum. Seni zaman zaman anlayamayabilirim, dinlemeyebilirim, hatta kızabilir, üzebilirim ama bil ki sen, abin ve ablanla birlikte benim en değerli varlıklarımsınız.
Ve beni bağışla, yaşlılığıma ver lütfen…
Oyun oynamak, eğlenmek, yaramazlık yapmak, şımarmak, büyümek ve hatta zamanı gelince evlenmek en doğal hakkındır. Ama bil ki ders çalışmak, öğrenmek, bir meslek edinmek, başarılı olmak, çevrendeki insanlara güven duymak, sevmek ve saygı göstermek ve sevgi ve saygı duyulan bir insan olarak yetişmek gibi temel görevlerin de vardır.
Bunları kazandırmak için de zaman zaman öğütler veriyorsam beni bağışla, demek ki davranışlarımla örnek olamıyorum sana, rolümü iyi oynayamıyorum demek ki, hâlbuki size şimdiye kadar hiç yalan söylemedim, hiç haram lokma yedirmedim, sizin için kazandıklarımı yine sizin için harcadım, hep sofranızda olmaya gayret ettim, kendim için yaşamadım dersem inanır mısın bilmem ama bil ki hep sizin için yaşadım…
Sizi birer başarılı, eğitimli, güvenilir, yüreği sevgi dolu insan olarak yetiştirmek için tüm bilgi ve birikimimi harcadım, bundan sonra da feda olsun.
Canım yavrum; sen, abin ve ablan ALLAH’ ın bize bahşettiği en önemli varlıksınız.
Sizi canımızdan fazla sevdik, seveceğiz. Sizi bizden fazla kimse karşılıksız sevebilecek, senden bir şey istemeden bir şeyler verebilecek kimse çıkmayacak karşına hayatta, buna inan.
Mutlaka sevenlerin çok olacaktır, dilerim ki onların sayısı gökteki yıldızlardan fazla olsun.
Ama göreceksin ki sadece biz seni karşılıksız seviyoruz…
Canım yavrum; ölmekten, siz doğana kadar hiç korkmadım inan, hele Yalova’ da hastalandığımda sizin büyüdüğünüzü, evlendiğinizi, manevi değerlere önem veren, maddi olarak kimseye bağımlı olmayan, güvenilir, dürüst, iyi ahlaklı, meslek sahibi olduğunuzu görmeden ve size iyi bir örnek, rolünü iyi oynamış bir baba olmadan perdeyi kapatmamak, yani ölmemek için sabahlara kadar dua ettim.
Şükürler olsun ki Rab‘bim dualarımı kabul etti sizin için.
Bil ki; boğazından bir lokma kul hakkı geçerse, yalandan ve hileden medet umarsan, sevgi ve saygıyı yüreğinden eksiltirsen, yüreğim sızlayacaktır.
Canım Yavrum; Şu dünyada maddi olarak neyim varsa, bir gün sizin olacak, ananızın ak sütü gibi helal olsun.
Ama sana, ağabeyine ve ablana asıl bunlar değil ki, siz babanıza ve annenize yakışır bir insan olursanız eğer, asaletinizden, yüreğinizdeki sevgiden, elinizden, dilinizden ve belinizden dünya âlem eminse, işte o zaman ben huzur içinde olacağım.
Canım oğlum; Seni Çok Seviyorum, şükürler olsun Allah"ıma ki sen benim oğlumsun,
Allahım bana sizlerle gurur duymayı nasip etsin.
Şu an gözyaşlarıma hâkim olamıyorsam bil ki seni sevdiğim içindir.
Sen de ancak BABA olduğunda anlayabileceksin beni, biliyorum. Senden “ İNSAN “ olmanı, adam gibi adam olmanı bekliyorum be oğlum.
Ne mutlu bana, sana “ OĞLUM “ diyebildiğim için,
Seni çok seviyorum be OĞLUM…
(Antakya - 2008)
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta