Canım İstanbul Şiiri - Yorumlar

Necip Fazıl Kısakürek
339

ŞİİR


3232

TAKİPÇİ

Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar;
Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar.
İçimde tüten bir şey; hava, renk, eda, iklim;
O benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim.
Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur;
Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur.
Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale,

Tamamını Oku
  • Arap Naci Kasapoğlu
    Arap Naci Kasapoğlu 06.10.2011 - 20:22

    Mutlaka orada olmaya çalışacağım Mehmet Hocam..
    Bu organizyonun kapsamını biraz daha geniş tutsak diye düşünüyorum..

    Cevap Yaz
  • Anar Zalem
    Anar Zalem 06.10.2011 - 19:54

    ...bu ülkeye dair umutlarımı kaybetmedim...üstat Necip...ne verdilerse...ne aldılarsa...ne kadar öldükse...ne kadar doğduksa..hep bir şiirin şairine özenirdik de...yamaçtan aşağı itilirdik...bir o kadar güçlüyüz...bir o kadar kararlı...bulduğumuz suları demine bakmadan içtik...yüz çevirmedik...her karışını sevdik...biliyor musun...hala aynı köydeyim...küçücük bir sınıf...meraklı gözler...bekliyor her sabah...anlatıyorum seni...sonra shahram nazeri nin bir şarkısı duyuluyor…sevgilerimle

    Cevap Yaz
  • Arif Tatar
    Arif Tatar 06.10.2011 - 18:27

    Candan kutlarım... 10 puan +ant. Sevgiyle...

    Cevap Yaz
  • Yüksel Nimet Apel
    Yüksel Nimet Apel 06.10.2011 - 16:33

    Son zamanlarda yaşları onbeş yirmi arası genç şair veya şiir severler arkadaşlığımızı talep ediyorlar.

    Ben isterim ki, onlar da bu sayfayı takip edip yararlansınlar.

    Niyetim bilmişlik, ukalâlık ön plana çıkmak falan da değil.

    Maksadım (aslında benim bir şiir kitabım var ve ben bir şairim) demek te değil.

    Kitabımdan bir tane satılsa idi sanırım amatörlükten kurtulup profosyonel de olacağım ya.

    Şiir kitabım anı bir kitap olup, evlatlarım tarafından bunca sene şiirlerle uğraşmamın mükafatı, armağanıdır.

    Gayem kitabımı tanıtmak ta değil yayımcı taksitle de olsa satıyor.
    Ben imza günü yapmadım bakalım kısmet ne zamana. Olmazsa olmaz bir şey de değil.

    Bu arada ben divan edebiyatı da okumadım, sanırım bilmediklerimi burada öğrenmemin bir mahzuru olamaz.

    Bu vesile ile bilmediklerini,öğrenmek isteyen herkes edebi bir tartışma ile ilim ve bilimden nasibini alabilir.

    Divan edebiyatı edebiyat tarihimizde önemli bir yer tutar, lakin her yapılan doğrudur diye bir kaide olamaz; ama iş latife latif gerek mantığı ile bağdaştırılırsa, o kadar da katı değilim.

    Teşekkürler Osman bey ben de sizi, sizleri seviyorum ve sayın Nurani bey size de teşekkürler hepinize...Ben bu gün burada çok şey öğrendim.

    Zaten bu derinliği bilinmeyen, gizemli siteyi birçok öğrencinin takip ettiğini tahmin ediyorum.

    Tekrar yazmayı düşünmüyordum lakin şahsıma yönelik hitapları görmemezlikten gelemezdim.

    Esenlikler dileğimle görüşmek üzre nice şiirlere diyorum...

    Cevap Yaz
  • Feyzi Kanra
    Feyzi Kanra 06.10.2011 - 16:04

    SON SÖZ..
    Hayatınızdaki kötü olayları düşünerek vakit kaybetmeyin;
    Yoksa güzellikleri görmekte gecikebilirsiniz….”(Alıntı)


    Kimseyi küçük görme
    Kimseyi de gözünde fazla büyütme.
    F.K.

    Camın İstanbul
    Kanım İstanbul
    Görülmeğe değersin
    Sevilmeğe değersin
    Sen paha biçilmez bir değersin.

    Cevap Yaz
  • Yüksel Nimet Apel
    Yüksel Nimet Apel 06.10.2011 - 16:00

    Benim indimde adalet dahil bir çok şey bu devirde daha da iyi uygulanıyor.

    Bunu niye söyledim, şimdilerde biri bir başkasının arkasından konuştuğunda cevap hakkı doğdu deniliyor.

    Hayatta olan iki şairin şiileriyle paslaşmalarına bildiğim kadarıyla atışma deniyor.

    Taştir:
    divan edebiyatı nazım şekli
    taştir, genelde her beytin iki mısrasının arasına, iki veya üç mısra ekleyerek manzume meydana getirmektir.

    Ben de diyorum ki, ey Yahya Kemal
    diyorsun ki,

    'minnet hüdaya devleti dünya fena bulur'
    madem öyle şimdi söz hakkı doğdu Baki'ye
    razı ol güneşine gölge etme ne olur
    'taşkir'imiz bu sayede az çok baha bulur'
    bil ki baki kalan bu sahnede hoş bir seda

    bundan önceki yorumumu bazı eksik harfler yüzünden, herkes okuduktan sonra sileceğim.

    Her bir arkadaşımıza ve hasseten Osman tuğlu'ya teşekkürler edip hoşçakalın diyorum.


    Cevap Yaz
  • Ulvi Ziya
    Ulvi Ziya 06.10.2011 - 15:24

    Ferman-ı aşk can iledir inkıyadımız... Mı...?
    FERMAN-I AŞKA CAN İLEDİR İNKIYADIMIZ ....mı doğrusu...???

    Birşeyler yazıyorsunuz , iyi de ; bâri doğrusunu yazın...

    Cevap Yaz
  • Yüksel Nimet Apel
    Yüksel Nimet Apel 06.10.2011 - 15:14

    Evet dersimi çalışıp ta geldim, öncelikle soruma ve uyarıma, si,temime cevap verdiğiniz için ve de ilmi bir cevap verdiğiniz için teşekkür edrim sizden bekleneni yaptınız.
    Her zamn bir büyüğümden öğrendiğim bir tekerlemeyi, şimdilerde slogan da diyorlar.
    'Bildiğimin alimi, bilmediğimin talibiyim' sözünü kendime düstur edindim.
    Şimdi lafı uzatıp sizin ene az tıp tahsilinizin ne kadar uzun olduğundan falan uzun uzun söz etmeyeceğim.
    Sadece bükemediğim bileğin elini sıkar tokalaşır, tebrik ederim.
    Öğrendiğime göre türk edebiyatı yaklaşık bin beşyüz evveline dayanıyormuş.
    Baki, 1553-1600 yılları arasında yaşamış divan edebiyatı şairidir doğru mu?

    Yahya Kemal ise 1884-1958 yılları arasında yaşamış.
    Çok değerli her iki şairimiz de hakkın rahmetine kavuşmuş Türk edebiyatında yüz ağartan iki şairimiz.
    Her ikisine de Allahtan rahmet diliyorum.
    Rahmetli Necip Fazıl da öyle, beni rahatsız eden her zaman yaptığınız gibi bir nezi nazire olarak değil de kıta arasındaki dizeleri değişik bir biçimde yazmanızdı ama bana gör bu yine de ne sizi ne de, Yahya Kemal'i mazur göstermez.,
    Bu tarzın bir de adı olmalı sanırım bari lutfedin de bu tarzın adını öğrenelim sayenizde.
    Bana göre kötü örnek, örnek sayılmaz yanılıyor muyum?
    Bağımsız nazire tarzında şiirler yazmanızı yeğlerim ama bu benim tekelimde bri şey değil ve kimsenin şiir yazma hürriyetine müdehale edemem.

    Çok teşekkür ediyorum lakin fikren tatmin olmuş değilim sevgiler.

    Cevap Yaz
  • Yüksel Nimet Apel
    Yüksel Nimet Apel 06.10.2011 - 14:22

    Selam Osman Tuğlu bey
    kendimi tanıtım yazımda ve şiir kitabımın ön sözünde kafiyelerle dalga geçmeyi çok sevdiğimi söylemiştim.

    Sizin de şakacı bir kimliğe sahip olduğunuzu biliyor, güne günün şiirine düşen neşenizden zaman zaman payımızı alıyoruz ve müteşekkiriz iyi ki varsınız da, bir şiiri deforme etme hakkınz yok belki bana kırılacaksınız ama doğru konuşuyorum herkesi de böyle ikaz etmem.

    Size değer veriyor ve anlayışınıza güveniyorum.
    İster Neceip Fazıl isterse kim olursa olsun bir kimsenin şiirine kimsenin izinsiz müdahale etme hakkı yoktur.

    Buraya kadar doğru mudur?
    doğrudur.
    Belki yaptığınız işlemin örnekleri vardır; varsa örnekleyin lütfen.

    Lütfen kimse Osman beyle sözümüzün arasına girmesin eğer bu kavga ise burada ve Osman beyle aramızda olacak.
    Kavgayı da hiç sevmem yine de barış çubuğu uzatıyor ve sevgiler diyorum.

    Cevap Yaz
  • Fatima Humeyra Kavak
    Fatima Humeyra Kavak 06.10.2011 - 12:35

    Canım İstanbul


    Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar;
    Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar.
    İçimde tüten bir şey; hava, renk, eda, iklim;
    O benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim.
    Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur;
    Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur.
    Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale,
    Ve kavuşmuş rüyalar, onda, onda misale.

    İstanbul benim canım;
    Vatanım da vatanım...
    İstanbul,
    İstanbul...

    Tarihin gözleri var, surlarda delik delik;
    Servi, endamlı servi, ahirete perdelik...
    Bulutta şaha kalkmış Fatih'ten kalma kır at;
    Pırlantadan kubbeler, belki bir milyar kırat...
    Şahadet parmağıdır göğe doğru minare;
    Her nakışta o mana: Öleceğiz ne çare? ..
    Hayattan canlı ölüm, günahtan baskın rahmet;
    Beyoğlu tepinirken ağlar Karacaahmet...

    O manayı bul da bul!
    İlle İstanbul'da bul!
    İstanbul,
    İstanbul...

    Boğaz gümüş bir mangal, kaynatır serinliği;
    Çamlıca'da, yerdedir göklerin derinliği.
    Oynak sular yalının alt katına misafir;
    Yeni dünyadan mahzun, resimde eski sefir.
    Her akşam camlarında yangın çıkan Üsküdar,
    Perili ahşap konak, koca bir şehir kadar...
    Bir ses, bilemem tanbur gibi mi, ud gibi mi?
    Cumbalı odalarda inletir ' Katibim'i...

    Kadını keskin bıçak,
    Taze kan gibi sıcak.
    İstanbul,
    İstanbul...

    Yedi tepe üstünde zaman bir gergef işler!
    Yedi renk, yedi sesten sayısız belirişler...
    Eyüp öksüz, Kadıköy süslü, Moda kurumlu,
    Adada rüzgar, uçan eteklerden sorumlu.
    Her şafak Hisarlarda oklar çıkar yayından
    Hala çığlıklar gelir Topkapı Sarayından.
    Ana gibi yar olmaz, İstanbul gibi diyar;
    Güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar...

    Gecesi sünbül kokan
    Türkçesi bülbül kokan,
    İstanbul,
    İstanbul...


    Necip Fazıl Kısakürek

    Ne muhtesem bir siir günün siiri :)) hele bu dizelere ba-yi-li-yo-rum...

    'Ana gibi yar olmaz, İstanbul gibi diyar;
    Güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar...'

    Kiymetli üstadim iyi ki bu fani dünyaya gelmis, yasamis ve bizlere kilavuz olmussun...Ne mutlu bizlere senin gibi bir üstadimiz oldugu icin, onurluyum, sevincliyim :)

    Yüce Allah gani gani rahmet eylesin, topragin bol olsun...

    Bu güzel siiri günün siiri olarak secen, sayfaya ekleyen secici kurula tesekkürler ediyorum, cok mutlu oldum :) ellerinize saglik...

    Sevgi, saygi, ve hürmetler...

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 162 tane yorum bulunmakta