Somoli’de bir çocuk
Anasının pörsük memesine dayamış
Ağzını,bakıyor kara kıta kadar kara
Ve kocaman gözleriyle insanlığa,
İnsanlık, büyük insanlık
Ondan sömürdükleriyle midesini doldurmakta
Hani derler ya İzmirli kızlar güzel olur diye. Evet doğru ama onları güzel yapan tenleri değil, özleridir aslında.Ancak çoğu göz nedense özü değil, teni görür.. Birçok yerde kız çocuğu olmak utanç ve zulüm iken İzmir’de kız çocuğu olmak şanstır, güzelliktir, kız olmanın ayrıcalığını hissederek büyümektir. Hissettirilmeden korunmak, kollanmaktır. Evde ağabeyinin, erkek kardeşinin yanında söz sahibi olmaktır. Babanın dinlediği eski plaklarda “Papatya gibisin güzel ve ince,Eziliyor ruhum seni görünce ” şarkılarıyla büyümektir..Babanla denize girmek,kulaç atıp yarışmaktır.İzmirli bir kız için neşeli bir kahkahadır hayat. Çünkü İzmirli babalar kızlarına değer vermeyi bilir,çağdaştır..kızını üstün tutar oğlundan..Bilir ki bir papatya kadar narin ve kırılgandır kızı. Sevgiyle incitmeden, hırpalamadan büyütür. Onurunu korur hissettirmeden.Ve o güzel kız çocuğundan sevecen,onurlu,kimlikli,yürekli,dik durmasını bilen çağdaş kadınlar yaratırlar.. Kızlarını bir başka sever İzmirli babalar.. İzmir’de kızlar babalarından öğrenir hayatı bunun içindir belki efe gibi dimdiktir duruşları. Ne zaman bir zeybek duysalar yay gibi gerilir bedenleri, keman teli gibi titrer yürekleri…
İşte bugün İzmir’i İzmir yapan özgür çağdaş, Atatürk sevdasıyla büyüyen kadınlar ve onların babalarıdır aslında.
İzmir’i özel kılan da Kordon’u, kumrusu, bayozu Simite gevrek, ayçekirdeğine çiğdem, domatese domat, demesi değil, Kubilay’a, Hasan Tahsin’e,, Atatürk’e ve devrimlerine sahip çıkmasıdır. İzmir, Türkiye’nin çağdaş, aydınlık yüzüdür. İzmir’i güzel ve vazgeçilmez kılan da budur.
Kaderimde hep ayrılık,hep acı
Erken tanıdım son yolculukları.
Hayata boş vermem belki hep bundandı..
Kimini bir cami avlusundan
Kimini yolcu peronlarından
Uğurlamak
Adam suskun kederli,
Mutluluklardan keder çalan
Sevdasını yüreğinde saklayan.
Kadın inadına neşeli,
Hayat dolu,cıvıl cıvıl,içinden ırmaklar akan
Kederlerden mutluluk çalan
Asmanın çardağında
Kumrunun kokusunda
Çayın buğusunda
Zamanın en kuytusunda gönlüm.
Su şırıltısı
Yaprak hışırtısı
Bir hayata dokunursunuz.Bir zaman diliminde karşınıza çıkmış sonra hayatın hoyratlığında savrulup giden bir hayata...Dokunmuşsunuzdur bir kere kelebek dokunuşu kadar kısa da olsa mutlaka bir iz kalır sizde. Bazen özlem çoğu zaman da buruk bir acı,yaralı bir hüzündür geriye kalanYaşanmışlıklar veya hayal edilip yaşanamayanlar bir uktedir artık içinizde.Zaman zaman hatırlayıp bilerek,isteyerek kaşıyıp kanattığınız yaralardır Ve sonra bohçalanıp en derinlere yollanan anılardır onlar.O en derinlere gönderdiğiniz yaralarınızla yaşamaya alışırsınız.
Ama hayata karşı en büyük dersinizi almış,yenilgiyi tatmışsınızdır.Artık kimse sizi siz istemeden üzemez.Öyle bir katılık gelir yapışır ki ruhunuza artık kimseye teslim olmaz,hiç kimseye inanmazsınız.Daha fazla yara almamak adına hayata ve insanlara karşı gardınızı alır ve hep öyle yaşarsınız.Aldığınız her yara yüreğinize atılmış bir çentiktir.Ve derler ki insanların büyümesi,olgunlaşması aldığı yaralara bağlıdır.Ne kadar çok yara almışsa okadar çabuk olgunlaşır insan.Acılar büyütür bizi.Aşk,ayrılık,ölüm acısı yaşamayan bir ruh nasıl olgunlaşır ki?
Sen benim idin
Gönülde sultan idin
Gönül bahçem senindi
Kadir kıymet bilmedin
Televizyonlara,internete
Düşüyor haberiniz
“Şırnak’ta 3 şehit”
Yine ateş düştüğü yeri yakıyor
Yine üç ocağın yüreği dağlanıyor
Anaların, babaların gözyaşları
Eylül ayrılığın sonbaharıdır
Düşer ağaçtan yapraklar birer birer
Bütün güzel insanlar apansız mı gider..
Her ölüm erken bir elvedadır.
Geriye boynu bükük yarım sevdalar kalır
Yetmeyen zaman..
Sözü yaman bir silah yapıp
Yüreğime dayıyorsun...
Pamm
Sözün patlayan sesiyle
Yüreğim darmadağan..
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!