"1915’te geçilmez dedik…
2025’te sustuk."
1915’te,
Top mermisi, süngü, barut kokusu içinde
Dünyanın en büyük donanmasına karşı durduk.
Çünkü karşımızda sadece asker yoktu;
Arkasında koca bir sömürü düzeni,
Koca bir emperyalist yağma vardı.
Ve biz,
Anadolu’nun dört bir yanından gelen yoksul çocuklar,
Yüreğimizde bağımsızlık ateşiyle,
Kara toprağa yemin ettik:
“Bu toprak, bir daha esir düşmeyecek!”
Çanakkale, sadece bir savaş değil,
Dünyanın ezilen halklarına bir mektuptu:
“Direnirsen, yenilmezsin.”
Ama…
Bir asır sonra,
2025’te,
Aynı toprakların üzerinde,
Bir yangın gördüm;
Ve o yangını çıkaran eller, bu kez dışarıdan değil,
İçimizden beslenmişti.
Kör duman sardı ufku,
Bayrağın kızılı, ateşin kızılına karıştı.
Ve biz…
O görkemli direnişin torunları…
Sustuk!
Dün, siperde Mehmet’in titreyen elleri,
Bugün, koltukta oturanların kirli imzaları…
Dün, emperyalizme meydan okuyan yiğitler,
Bugün, emperyalizmin uşağı olmuş hainler…
Ve biz ise…
Bir “beğeni” tıklamaktan,
Bir yorum yazmaktan bile korkar hale geldik.
Kiminiz milliyetçi,
Kiminiz vatansever,
Kiminiz yurtsever olduğunu söylüyorsunuz…
Ama bu mu, Çanakkale’nin mirası?
Bu mu, emperyalizme karşı topyekûn direnişin çocukları olduğumuzu kanıtlamak?
Şehitler,
Siperlerinden doğrulup bakıyor şimdi,
Ve soruyor:
“Biz size bu vatanı böyle mi teslim ettik?”
O an, sessizlik çöker…
Tüfek namlusu boş, barut tükenmiş,
Ama içimde bir kurşun hâlâ ısınıyor.
Benim cevabım,
Yüzyıllık suskunluğun kırılan sesiyle,
Boşluğa sıkılmış bir son mermi gibi:
“Affetmeyin bizi…
Ve bilin ki,
Bu hesap henüz kapanmadı,
ASLA KAPANMAYACAK!
Haydar GünerKayıt Tarihi : 13.8.2025 11:21:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiir, Çanakkale’yi sadece bir savaş olarak değil, emperyalizme karşı ezilen halkların ortak direnişi olarak gören bir devrimcinin kalbinden doğdu. 1915’te Çanakkale’de; İngiliz’in, Fransız’ın, Anzak’ın tüfeğinin ucunda yalnızca topraklarımız değil, halkların özgürlük umudu da vardı. Yoksul köylüler, işçiler, öğrenciler, kadınlar; herkes aynı siperlerde omuz omuza verdi. Çünkü biliyorduk ki, o gemiler geçerse, sadece İstanbul değil, Anadolu’nun da bağımsızlığı yok olacaktı. Ama bugün, 2025’te, gördüğüm manzara yüreğimi yaktı: Vatan toprağı yanarken, bizler sosyal medyada “beğeni” yapmaktan "yorum" yazmaktan bile korkar hale geldik. O devrimci ruhun yerini, sessizlik ve korku almış. Oysa emperyalizm hâlâ burada, sadece şekil değiştirdi. Artık silahları değil, imzaları, yasaları, medya ekranlarını kullanıyorlar. Ve biz hâlâ anlamıyoruz ki; bağımsızlık, ancak topyekûn direnişle korunur. Bu şiir, hem geçmişin şanına hem de bugünün utancına tutulmuş bir aynadır. O aynada gördüğüm şey ise, kendi vicdanımı sızlatıyor. YA SİZİN ?!
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!