I-DÜNYANIN GENEL DURUMU
Çanakkale cihadını size anlatmak dilerim,
Yazdıkça hep tazeleniyor benim de bilgilerim.
Bindokuzyüzondört’te, dünya bölünmüştü ikiye,
Osmanlı Devleti olarak anılırdı Türkiye.
Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Devamını Oku
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Homeros'un destansı anlatımıyla okuduğumuz Troya Savaşı da çok uzun zaman önce yine Çanakkale'de yapılmış, Anadolu yakasında. Bu denizlere binlerce yıldır, uzak yakın birçok uygarlık asker sürmüş. Osmanlı İmparatorluğu da böyle ele geçirmiş bölgeyi. Özellikle Fatih Sultan Mehmet döneminde sıkça Venedik çıkarması olduğu ve boğazda ciddi savaşlar yaşandığı biliniyor. Deniz seti anlamına gelen Seddülbahir ve deniz kilidi anlamına gelen Kilitbahir'deki kaleler de o dönemden kalma. Ve söylendiğine göre Kilitbahir'de boğazın iki yakası arasına zincir gerilerek deniz kilitlenir, gemilerin geçmesi engellenirmiş.
1915 yılında başlayan Çanakkale Savaşı, Türkiye Cumhuriyeti'nin çekirdeğini hazırlayan ama ülkedeki en aydın ve bilinçli kesimin büyük ölçüde yok olmasına neden olan en önemli olaylardan biri sayılıyor. Bunun yanında, savaşan tarafların birbirlerine duydukları saygı ve dostluk öyküleriyle de biliniyor. Savaş, kaç geminin battığı, ne kadar mermi harcandığının bilançosundan çok, askerlerin birbirlerine verdikleri yiyecek, sigara ve dostluk mesajlarıyla anılıyor. Kimi durumlarda düşmanın hayatını kurtarmak için kendi hayatını tehlikeye atan 'asker'lerden bile söz edilir. Çanakkale Savaşı'na ayrı bir önem veren Anzakların, Anzak Koyu'nda bulunan şehitlikteki belgelerden şöyle bir alıntı yapabiliriz: '19 Mayıs 1915'de sabah erken saatlerde Türk askerlerinin saldırısı başladı ama Anzak siperlerine bir iki nokta dışında giremediler. 6 saate yakın süren baskı her defasında geri çekilmeyle sonlandı. 3 bin ölü iki mevzi arasında yatıyordu. Bu çarpışmalarda Anzak kayıpları 160 ölü ve 468 yaralıydı. Türk askerlerin cesetleri 24 Mayıs'a kadar öylece kaldı. Bu tarihte, ölülerin gömülmesi için geçici ateşkes ilan edildi.' Yazının hemen yanındaki fotoğrafta da gözleri bağlı Türk subayı, görüşme için Anzak siperlerine alınırken görülüyor. Gözleri bağlı olmasa kimin Türk kimin Anzak olduğunu anlamak zor. 1915 senesinin yaz ayları ve arkasından gelen kış, mevsim normallerinin üzerinde geçmiş. Bu nedenle salgın hastalıklar, susuzluk, boğulma ve donma nedeniyle yüzlerce askerin öldüğü biliniyor. Yine Anzak şehitliği belgelerinden bir alıntı yaparsak: 'Yaz sıcakları bastırınca Gelibolu yarımadasında koşullar daha da kötüleşti. İlkel temizlik koşulları pire salgınına ve diğer hastalıklara yol açtı. Binlerce asker dizanteri, ishal ve zehirli hummaya yakalanarak savaş alanından tahliye edildi. Her gün aynı tayını yemek, durumu daha da kötüleştirdi. Zafer umutları çökmeye başladı. Birçokları Gelibolu yarımadasını asla sağ terkedemeyeceklerine inandı. Ölümle birlikte yaşadılar, hastalıkla birlikte sofraya oturdular.'
arsivlerimden kisa bir not düsmeyi uygun buldum saygideger Yazar-sair Ekrem Sama hocam.
saygilarimla
Yakup icik
Değişmedi düşmanımız, dost bildiklerimiz bile..
Aldanma, yurdumuzun her yeri yine Çanakkale! ..
tüm destanın ana fikri ve özeti....
aslada değişmeyecek...
saygılar yüreğinizxe ve usta kaleminize...
mükemmel bir tarih bilgisini nefis anlatımla yüreğimize akıttınız...
ORADA ZAFERİN DİĞER ADI MUCİZEYDİ
Çanakkale ! O kadar çok boyutu vardır ki anlatılması gereken. Ve anlatıldıkça eksilmeyen, bilakis artan bir tecrübedir Çanakkale’de yaşananlar. Yıllardır acısı da, maneviyatı da ne eksildi, ne yok oldu bütün dünya için.. Aslında insanlık adına en büyük utançtır bir yanıyla da. Tarihini destanlarla gururlarla tablolaştıran bir ulusun onuru adına verdiği mücadelenin, düşmanına yaşattığı bir utanç abidesidir Çanakkale.
O devrin şartlarına göre dünyada emsali görülmemiş bir orduyla, yüzen çekil kalelerden oluşan ve yenilmesi adeta mümkün olmayan çelikten bir donanmayla, türkün karşısına dikilen en dehşetli haçlı seferidir yinelenen. Evet söz konusu olan Osmanlı topraklarıdır ve bu topraklarda o devrin en hain planları uygulamaya koyulmaktadır. Çanakkale, asırlar boyu Müslüman Türk halkına uygulanan haçlı seferlerinin belki de en dehşetlisidir. Maksat asırlardır kıtalara yayılan türkün, geldiği yere Orta Asya’ya gerisin geri gönderilmesidir. Bu batılın en büyük ve asla vazgeçilmeyen hayalidir bu.
Sadece bir ulusun değil dünyanın kaderini değiştiren savaştır Çanakkale Savaşı, son asrın en büyük cihadı. Çanakkale savaşını diğer savaşlardan farklı kılan özelliklerinden birisidir bu. Bunun sebebi ise o devirde Hilafet Makamının hala Osmanlı’da olmasından dolayı Halifenin Şeyhülislam Mustafa Hayri Efendi’den aldığı fetvayla Cihad-ı Mukaddesin bütün dünya Müslümanlarına duyurulmasıdır. Çünkü Çanakkale; İslâmın son kalesi, hilafetinin temsilcisi, haçlının azgınlığındaki bu saldırının tek amacı ise Türklerin şahsında İslamiyetin yok edilmesi, Müslümanların bitirilmesidir.. Şavaşın bu yüzü bütün dünyadaki Müslümanları ilgilendirmekte olmakla beraber, yeterince katılım olmaması ise devrin yönetiminin güvensizliğine ve beceriksizliğine bağlanmaktadır. Cihad-ı ekber islami kaidelere göre ilan edilmesine rağmen devletin politikasının yanlışlığı en büyük hüsranların sebebidir. Buna rağmen bu öyle bir emirdir ki, milyonlarca bedenin kendi vatan topraklarında gök ekinler gibi biçilmesine sebep olmuştur..
Bu öyle bir emirdir ki neticesi “Ya şehit ol, ya gazi, yoksa sütümü helal etmem ” duygularıyla evlatlarını kınalayıp düğüne uğurlayan analara zafer olarak hediye edilmiştir… Bu bir ulusun sadece cephede değil her zerresiyle her alanda düşmana karşı koymasının çağlara iz olacak asırlık tecrübesidir.. Çanakkale savaşının içinde sayısız mucizeler barındırmasının tek izahatı da budur sanırım. Ve birinci Cihan harbinde Osmanlının kazandığı tek cephe olması da bu mucize dahilinde yorumlanır.Birinci Dünya savaşı tüm şiddetiyle devam ederken, Osmanlının içine dahil edildiği tuzağın kazanılan en güzide zaferi.
Bu gün Çanakkale’ye gidip de bu duyguyu yaşamamak imkansızdır bana göre. Orada hiçbir ülkenin kaderinde olmayan bir tarih, canlı bir tarih yatmaktadır. Öylesine canlıdır ki, asırlar geçse dahi daima rüzgarların fısıltıları ile haykıracaktır medeniyetin suratına bir tokat olduğunu, olacağını.
Bu gün geçmişini unutarak ecdadından utançla bahsedebilenlere bir sözüm hep vardı zaten. Hayatlarında hiç olmazsa bir kere Gelibolu’ya gitsinler. Bir kere gözleriyle şahit olsunlar bari geçilmeyen, geçilemeyen Çanakkale’nin yıllar sonrasına dahi ilk günkü kadar canlı akseden resmine . O ibretlik bir zaferin resmidir ki, peygamberimin eliyle sıvazlanmıştır ulusuma hediye edilirken.. Tarihin en acımasız ve zulümlü kalemleri ile çizilirken vatanımın toprağına, acısı ile tatlısı ile ibret olurken bütün cihana, mukaddes dinim adına, bizler ne kadar teşekkür etsek azdır orada ölümsüzleşen kahramanlarıma…
Kınalı Alilere, Seyit Onbaşılara, ve ismi meçhul olanlara..
Ve ne kadar şükretsek azdır
Tarihimizin her döneminde olduğu gibi ulusumuzun o imtihanında da, bu mukaddes mucizeleri bize nasip edene.. Şükür kainatın Rabbine…
Sevim ÇAKICI (Kargülü_ALMILA)
Bu şiir ile ilgili 3 tane yorum bulunmakta