Ona ben “Can Eriği” derdim; kızardı…
Hâlbuki “can eriği” gibiydi o…
Hayatın hep yangınlarını görmüş; yokuşlarında yorulmuş, yanmış, tutuşmuş, yanardağ lavlarına döndürmüştü benliğini… İşte, bu yangındı onu yeşilden sarıya; sarıdan kıpkızıl kırmızıya dönüştüren. İşte, bu yangındı onu ekşiden kekremsiye; kekremsiden bal şirinliğine döndüren…
Kaybolup giderdi bazen. Bilinmezdi nerelere gittiği. Dünyayı alt üst etseniz izine rastlayamazdınız onun…
Giderdi… Bilinmezliklere, bulunmazlıklara giderdi… Yüreği hep uzakları çağırırdı zaten. Bulunduğunda da yok gibiydi…
Giderdi… Mesafelerin uzanamayacağı mekânlara giderdi… Garip bir yolcuydu ve farkındaydı garipliğinin…
O yırtacak sen söküğü dikecen,
Elinle yaptın boyunla çekecen,
Ne etseler mutlak boyun bükecen,
Analıktır kötü olur dediler.
*****
Ben istedim huzurlu mutlu hane,
Devamını Oku
Elinle yaptın boyunla çekecen,
Ne etseler mutlak boyun bükecen,
Analıktır kötü olur dediler.
*****
Ben istedim huzurlu mutlu hane,