Dertli başım eser durur, can dayanır yanar her an
Bir selâmın getirmeyen posta geçer, yağar boran.
Âh be gülüm, batan günüm; açsa nolur şu bahtımız
Bitse zulüm, susar ölüm; gel ne olur yürek saran!
Çöle kıyısı olan kentlerin
limanları sıkıcı olur
kuş uçar gemi geçmez,
kervan zaman içinde.
böyle kentlerde insan
fırtına gibi sever,
Devamını Oku
limanları sıkıcı olur
kuş uçar gemi geçmez,
kervan zaman içinde.
böyle kentlerde insan
fırtına gibi sever,
CAN’A CAN’DAN (GÜLCE – GÜLİSTAN)
ÖNCE KISA BİR DEĞERLENDİRME NOTU…
Öncelikle şunu belirtmek isterim. GÜLCE EDEBİYAT AKIMI ile ilgili bilgileri tek tek inceledim. Bilgisayarıma da kaydettim. Tamamını saymadım ama 15 civarında şiir türü özellikleri ve örnekleriyle işlenmiş.
Bu vesileyle değerli Mustafa Ceylan beyin şiirlerinden pek çoğunu okumuş oldum. Haricen de epeyce şiirini severek ve takdirle okudum. Vuslati (Osman Öcal) beyinde bazı şiirlerini.
Gelelim efendim Refika hanım’a…
Refika Hanım, benim için çok gerçekçi ve geniş ufuklu bir şair, yazar, araştırmacı… Yazılarını da severek okuyorum.
Akım hakkında da çok kısa bir not düşmek istiyorum. Sadece şu anki kanaatim.
Biz, “bent”imizi aşan bir milletiz. Kalıplara pek sığmayız. Irmaklar gibi gürül gürül akmayı isteriz. Geniş bir alan bulursak da baraj oluruz. Divan şiiri gibi. Deniz oluruz, derya oluruz, Divan, Tasavvuf, Halk şiirleri gibi. Kısaca Türk edebiyatı gibi…
Kalıp mükemmeliyetçiliği getiriyor. Mükemmellik bilgi, beceri, ilham gücü, dil zenginliği vb. kültürel değerlerle mücehhez olmayı gerektiriyor.
İşte bu yönüyle bu iş elbette çok zor ve emek isteyen bir oluşum. Hele hele, adeta yüzyıllara meydan okurcasına… Her ne kadar yüzyılların hülasası olsa bile…
GÜLİSTAN: Aruz ve hecenin dansı…
* Dertsiz baş varmola şu dünyada. Divan geleneğinde şairler hep dertleriyle hemhaldirler. Dert çekmeden ilham gelmez, dert çekmeden şiir olmaz. Gönül yanar, alışmıştır yanmalara. Bu yüzden de can dayanır. Ne dertsiz yaşanır, ne yanmalardan uzak…
Haber beklemek aşığın kaderidir zaten. Hep bekler, dosttan bir haber gelsin diye. Gözü yolarda, kulağı rüzgârdadır, oldum olası…
* Her gün, batmaya mecburdur, sönmeye, karanlıklara gömülmeye, varlığı karanlıklarda içine almaya alışıktır. Belki de yanıp yakılanlara, yanıp tutuşanlara yeniden ümit olarak doğmak için…
Bahtının da bir gül misali açılmasını istiyor şair. Sevgiliye bir taraftan yalvarırken, bir taraftan da uzak kalmanın verdiği acının feryadını duyurmaya çalışıyor, sıcacık mesajıyla. Her an ölüyorum. Sen gelirsen bu zülüm de, bu ölümde biter. Ne olur gel de yürek yaramı sar.
* Sus gönlüm, duymasınlar efkârımı. Nasıl olsa duvarları yıkacağım. Ayrılık saçlarıma aklar düşürdü, varsın olsun. Beyazlanmanın avazını belalar mı duyacak, kederim mi iştecek… Sen yine de bekle beni gönül erim, yiğidim. Zaman denilen mefhumu ortadan kaldıracağım. Sana gelmek için takvim yapraklarını toptan yakacağım.
….
aa – ba – cdcd – fa – ga – hıjı – gibi bir şematik yapıya sahip. Tabi dörtlüklerdeki uyak biçimi büyük harflerle de gösterilebilir. O zaman beyitler normal harf sırasındaki seyriyle uyaklandırılmış olur.
Beyitler aruz’la yazılmış. Dörtlükler de beyitlere denk düşecek şekilde 16’lı hece ölçüsü ile yazılmış.
Eee işte zorluk burada. Bilmeden, tecrübe sahibi olmadan buyurun gösterin şairliğinizi.
Bilmem, biz serbest ve heceye devam mı etsek ne?..
Tebrik ve takdirlerim zatı âlinizedir efendim.
Dostça ve sağlıcakla aklın.
“GERÇEK DOSTLAR BİRLİĞİ”
Gülüstan.. enfes açmış toprağında gülleri.. yüreğin içten sesi... çok sevdim.. kutluyorum, sevgili dost... sevgi ve saygımla...
cana candan gülce gülistan. iyi ki doğdun gülistan. böyle güzel şiirlere imza atırıyorsun gönül erlerine. tebrikler refika hanım. selam ve saygı ile.
Bu şiir ile ilgili 13 tane yorum bulunmakta