Çamlıca Şiiri - İdris Çetin

İdris Çetin
283

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Çamlıca

Dört arkadaşla çıktık, Çamlıca’nın bağrına,
Yorgunduk, hem de çok yorgun…
Sevgi seslerini duymak mı çok duydum;
Çamlıca’nın oksijen dolu tepesinde.

Kim milyarlarını vermezdi, bir nebzecik havaya?
Kim kaçmak istemezdi, stres dolu dünyadan?
Çamlıca, ruhumu ötelerin ötesine götüren mekân
Ve benim, ben olduğumu hatırlatan mekân…

Koca koca yanan, ışıl ışıl mumlar…
Ve onların yansımaları camlara,
Mumlar aydınlattı ta kalbimin derinliklerini,
Acaba ben onları aydınlattım mı?

Kümelenmiş insanlar, masa başlarında,
Birer dünya kurmuşlar, bir bardak çaylarında
Ve İstanbul’un pırıl pırıl lambaları gözlerimde,
Gözümse, o lambaların içinde…

Türk sanat musikisi yankılanıyor, hoş semalarda.
İçki, kumar ve sigara yok Çamlıcamda.
Ben burasını çok sevdim, ama çok sevdim;
İnan ki bütün ruhumla huzur duydum.
Mumlar aydınlattı ta kalbimin derinliklerini,
Acaba ben onları aydınlattım mı?

Çamlıcamda eski Sadabad’ı hatırladım,
Ancak yanımdakilerce yanlış anlaşıldım.
Bre sen yaşadın mı Sadabad’ı diye,
Evet, ben yaşamadım, ama ruhum eskilerde.

Ben; açan çiçeklerim bahçelerde,
Uçan martıyım maviliklerde,
Doruklardan aşağı buz gibi akan suyum,
Yerdeki biten otlar kaşlarımdır,
Açan çiçeklerse kıraran saçlarımdır,
Benim, duygu dolu dünyalarımda…

Benim ömrüm eriyor, karlar arasında,
Eriyen karların altında zambaklar açar;
Şarıldayan sular derelere, derelerse ummana,
Ben ve benim gibilerse, akar toprağa…

Çamlıca, senin tepende durdum ve düşündüm,
Bulanık kafamla seneler arasında,
Bıkmadan, usanmadan yolculuk yaptım,
Gidip geldim, mazinin karanlıklarında…

Kurulmuş güzel masalar, başlamış güzel sohbetler,
Koyulaştıkça koyulaşıyor: Kimileri iş görüşmesi,
Kimileri, aşklarını anlata anlata bitiremiyor,
Çamlıca’nın sevgi dolu bulutlarında…

Üşümeden korunmaya çalışan ufacık çocuklar,
Sıkıca giyinip tadını çıkarıyorlar yaşamanın,
Oyuncaklarına bindiriyorlar dünyalarını,
Onlarla uçuyorlar, göğün maviliklerine…

Geceler, pisliklerin üzerini örten karabulut;
Bulutsa yağmur yüklü, dokunsam ağlayacak,
Anlıyorum ki, o da alıngan ve hüzünlü,
O da seviyor Çamlıca ve güzel İstanbul’u.

Beni, baş başa bırakın güzel Çamlıcamda,
İstanbul ayaklarımın altında sessiz ve sedasız.
Neler geçti neler, başından bir bilsem;
Ağlattığın ve güldürdüğün insanlar,
Denizin maviliklerin de mi kayboldu?
Sayacak değilim, şu güzelim ışığın altında.

Ah hoş sedalı müzik yaktın bağrımı!
Soğuk ve tatlı bir bahar akşamı.
Bir taraftan bahar kokusu elimden tutar,
Diğer tarafta romantik ve duygusuz insanlar yığını,
Uçsuz bucaksız bir çatı altında…
Bu çatının altına; bir gider bir gelirim,
Keşke her akşam burada olsaydım derim.

Dünya meşakkati, uzaklaştırdı bizi sevdiklerimizden,
Unutturdu bize, ruhumuzun zarafetini.
Karşımdaki şu boğaz köprüsü ve onun ışıkları
Ve sokaklardaki lambaların dibindeki leş kokuları,
Yok, benim temiz, arı Çamlıcamda…

Çamlıcam beni kollarına sardı, sevdi, okşadı,
Şehrin kokuşmuş havasından uzaklaştırdı
Ve beni kendi maviliğine çekerek,
Yüce yaratıcıma, bir adım daha yaklaştırdı.

Saat: 23 00
Mart 1997
İstanbul

İdris Çetin
Kayıt Tarihi : 23.5.2009 15:11:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

İdris Çetin