İnsanın ilk yazdığı şiir de çalıntı olur mu? Oluyormuş demek ki... Kim bu şiir hırsızı diye de merak edip soracak olursanız, o zatı muhterem de bendeniz oluyorum. Evet, evet kendi kendi mi deşifre edip ifşa ediyorum. Ediyorum da durun durun hemen beni yerden yere vurmaya da kalkmayın canım. Hele bir olayı anlatayım dinleyin, sonra kararınızı verirsiniz.
Altmışlı yılların sonu, belki de yetmişli yılların başı, çok zaman geçti tabi hatırlaması zor. İlkokul iki ya da üçteyiz. Öğretmenimiz eve ödev verdi, herkes ev de kendi bir iki satır da olsa, bir yazı yazacak, ben de hepsine bakıp size not vereceğim, dedi... İyi de o yaştaki çocuk ne yazar, ne çizer, ne okur? Hani tekerlemelerden yazsam ''Sepet sepet yumurta, sakın beni unutma.'' diye devam eden bir şiircik, öğretmen bilir onu... Siz yazın dedi mutlaka, dediğini yapmak lazım öğretmenimizin. Daha çocuğuz, anlarda öğretmenimiz mutlaka, başkasına yazdırırsak...
Bizler o zaman iki katlı sobalı bir ev de oturuyoruz. Alt katta amcamlar, üst katta biz. İki kardeş biz, üç kardeş de iki oğlan bir kız amca çocukları... Amca oğulları bizden üç dört yaş büyük. Onlar dörde beşe giderken biz bir de iki deyiz daha...
Hay Allah ne yazsak, ne yazsak diye düşünüyoruz arpacı kumrusu gibi... Ya ben ne anlarım o yaşta şiirden, Türküm Doğruyum diye başlayan andımızı biliyoruz ama o da şiir değil zaten. Anneme sorsam, o bilmez, babam da bilmez. En iyisi bizim beşinci sınıfta ki amca oğluna müracaat... Tık tık alt kata inip kapısını vururuz...
yumuşakbaşlı rüzgarların kanatlarında bir yer bul bana
suyun ışıltılı sesleri aksın bir yanımızdan,
bir yanımızı defneler sarsın...
demir kollarının yumuşaklığında uyanayım sabahları
zeytin ağacının gözlerinde büyürken bir çekirdek
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta