ÇALINMIŞ KUMSALDA İSTİRİDYE
Bir sapanın kayışında olanca umutları
Ezik rüzgarlarda yırtık günlükleri saçılan
Ve alnında yas taşıyan çocukların.
Yine köpkör,
Yine granit, gün batımı ülkeleri;
Fırlamış yuvasından gözleri;
İki yüzlü , doymak bilmez gözleri;
Aynaları bile yalan söylüyor,
İlla ki riya saçıyor hortlak ve çilli yüzleri.
Hem göbek bağlamakla meşgulken kimisi,
Kimisi tel tel erimekte ;
Tutuluyor kaydı tek tek,
Utanıyor mavzer,
Kurşun içlenmekte
Ve anlamıyor o körpe bakış
İnsana niçin insan denmekte;
Bunun da tutuyor kaydını
Çölün kavruk kumları,
Çalınmış kumsalda istiridye.
Bir delikanlı sırt üstü düşmüş toprağa:
Gözleri atmosferi delen,
Bıyığı terlememiş
Ya da henüz niyetlenmiş terlemeye,
Hiç bıyığı olmayacak o delikanlıların,
Hiç nikahı kıyılmayacak bu dünyada,
Çocukları olmayacak mesela başını okşayacağı.
Kimin umurunda – birkaç yürek dışında –
Umarı kalmamış umutların.
Ölüm hiç olmamıştı bu kadar uçarı,
Kirli sakallarından daha kirli
Çünkü bazılarının ruhları.
Ve anladı anne Yakupça;
Kim naralar atıp barış diye,
Yırtıyorsa bir yerlerini,
Hele havarisi kesiliyorsa demokrasinin,
Onlardı işte,
Gerçek barış canileri.
Kan ve gözyaşı yağmurlarca;
Annenin kan çanağı bakışları,
Kurumaz mı insanın göz pınarları!
Düzeni düzensiz kılan hunharca,
Bir askerin namlusu;
Anladı anne sebepsiz vurulmayı.
Ardından bir ağıt bıraktı ufka hoyratça.
Ve anladı ağıtlar;
Çocukları ve kefensiz gömülenleri.
Tutulamaz oldu artık,
Tutanakları bile ölülerin.
Kim çaldıysa kumsalımızı,
Kim harcadıysa çölümüzü
Artık geri vermeli.
Yoksa atıp onuru beyaz bir atın yelesine,
Gökyüzünü delercesine
Sonsuzluğa sığınmalı…
YUSUF GÖKBAKAN
Yusuf Gökbakan 2
Kayıt Tarihi : 8.2.2018 02:14:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!