Anlatsam başıma gelen halleri
Lal eyledim bülbül olan dilleri
Estikçe başımda kavak yelleri
Gözüme kapadı siyah tülleri
Unutuldum, ne kimseden soruldum
Soruldum adımın üstü çizildi
Hani söz vermiştin!
Allah iyiliğini versin
Ayaklarının altına serecek halılarım yok
Biliyorum, gelmeyeceksin.
Bıyık altından gülersin...
Esir-i aşkın mı oldum nedir!
Bilemiyorum.
Sözcükler düğüm düğüm boğazımda
Çözemiyorum.
Otursam saatlerce;
Sen söylesen ben dinlesem
Şakaklarındaki kırlıklar sırıtıyorsa yüzüne
hergün aynalardan,
Alnındaki çizgiler ters hilale dönüşmüşse
Adımların kısa kısa,
Ve hızlı yürüyorsan
Hislerin çapraşık, yer değiştiriyorsa
Küstürdük, gelmiyor artık ilham perimiz;
Uğramıyor haneyi viranımıza, kaç gündür!
Sesini uzaktan duyar gibiyiz;
“ Dal hüznün deryasına,
Hicveyle kendini biraz. Ey nadan!
Su, kendi mecraında akar!
Biz, akmadık.
Dik durmaya çalıştık ömr-ü hayatımızda.
Bir tek Huzur-u Hakk'da baş eğdik
Rüku-u secde'de...
Suya yazı yazmadık....
..............................................................Pelin'e
Bulutlar,
Kapkaranlık bulutlar kapladı gökyüzünü...
Tufan mısın, yağmur musun?
-I-
Arsız kahkahaların yükseldiği semalarda
Sarhoş pespayelikler yer kaplarken
Hacimli alanlarda biteviye
Hüznün dar aralığından sızan ışık huzmeleri
Yıl bin dokuz yüz elli dört;
Beş keçi memesinden sonra,
Bir kuzu kulağı bitti.
Feleğin çarkı çok yaman döndü,
Yıl bin dokuz yüz doksan sekiz;
Kuzu kulağı kısmen yitti…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!