Ah ah, geç hissettim Cahit gibi,
Taşın bu kadar sert olduğunu.
Hayatın bu kadar acımasız,
Her doğan günün böyle manasız,
Elli yaşın bu kadar zor olduğunu.
Çocuk desen, çocuk değilim, büyük desen büyük,
Öyleyse nedir Allah’ım, üzerimdeki bu yük.
Ayaklarım sarhoş gibi, belimse bükük,
Kaldırmıyor yüreğim, senin yokluğunu,
Bu yaşın böyle manasız, böyle zor olduğunu.
Meğerse yalnızlık ne kadar zormuş,
O zaman anlarmış insan insanı,
Görürsün ateşin yaktığını, suyun boğduğunu,
Yaşamın nasıl ne demek olduğunu,
İnsan ellisine, geldiğinde anlarmış.
Masal gibi geliyor bana, mazideki her günüm,
Olmadı benim geçmişim, geleceğim, dünüm.
Ömrümün her demi yaprak yaprak, bölüm bölüm,
Sormadılar neden belin bükük, neden saçın ağarmış,
Hayat bir umutla biter, bir umutla başlarmış.
Ah ah hayat bir boraydın, esip de geçtin,
Yeni yeni fark ettim, senin ne olduğunu,
Gerçekten ateşin yakıp, suyun boğduğunu,
Her günün dertten öteye, zulüm olduğunu,
İnsan ellisine geldiğinde anlarmış.
Kayıt Tarihi : 20.2.2006 22:13:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!