Dönüp durduk yıllar boyu mütemadiyen
Akarsular gibi erişince sakin bir denize
Ne eser kaldı o şaşaalı akışımızdan
Ne de o görkemli gürültümüzden
Bir sessizlik vadisinin
sakini olduk şimdi.
Uçarı kumlar üzerine çizilen o şekil,
o gün bugündür aklımda olmalıydı.
Ama unuttum.
Ecelimi emellerimin ufkuna kadar
taşıdım,
öteledim,
erteledim.
Hiç bitmeyecek emeller peşinde koştum da koştum.
Belki çölün kumlarına değdiği kadar değmedi kalbime
Vaktin ,saatin elindeki o kutsal çubuk.
Asayı Musa gibi taşları parçaladı da,
kalbimin katılığını çözemedi.
Çölün bağrını yardı da,
göğsüme hiç dokunamadı.
Ecelimi emelimden sonraya sakladım.
Emel kadar uzağa koydum ecelimi.
Emellerime dikmişken gözlerimi,
ayağıma ecel eşiği dolandı.
Ahir ömrün kapısına vardığımda,
yüz üstü kapaklandım yere.
Tökezledim.
Düştüm.
Beklemediğimdi.
Ummadığımdı.
Hesaplarımda yeri hiç olmadı.
Yarım bıraktım işlerimi.
İster istemez ,
yarım kalacak işlerin ardı sıra koştuğumu
fark ettim son demde
Sonuç değişmedi.
Hayalimin aynalarıyla genişlettiğim an’ın
daracık duvarları dibinde,
başımı çarptım aynalara da,
uyanamadım
Bir gül tazeliğinde selamladım her günü
Kalbime binlerce defa şafak dokundu
gün ışığının parmak uçlarından.
Bir müjde giyindi sokaklarımın çehresi.
Bir taze nefes olup
göğsüme aldım yepyeni bir alemi...
Bir diri bakışla çerçevelidim kaldırımları,
sokak gölgelerini,
şehrin hengamesini
Yeliyle bütün sabahlar müjdelendi bir ömür diye
ağız birliği etti geçen yıllar
Göğün ve yerin aydınlığına elçilik etti
yöneldim kıbleye doğru beş vakit
O ebedi tebessümün nuru vurdu yüzüme
hep yine ,hep yeniden doğdum
o anın şavkı öpünce alnımı
bana benden de yakın olanın,
beni sevmeden de önce sevenin
sonsuz ve sessiz yakınlığı değdi alnıma.
O secdelerde bekliyor şimdi
sonsuz ve yumuşak o parıltıların hepsi.
Şimdi, bin telaşın yamaçlarında savruluyor saçlarım
Koşturmaların ortasında .
Serin bir rüzgarı özlercesine kıvranıyor kalbim.
Vaktin zirvesinde
uykuların en talihsizi yapışıyor yakama
Uyanık olmayı bana çok gören bir uyku bu…
Gün uykusu.
Gündüz sarhoşluğu.
Yoğun işlerin, önemli önceliklerin,
ertelenmiş düşlerin sonrasında,
yakınlıkların en güzeline meyilliyim
sılasına uçmak istiyor ruhum
damlalarıyla ateşleri söndüren yağmurun
bin umutla koştuğu,
sonsuz tebessümle sığındığı
o kapının eşiğindeyim şimdi.
Varlığıyla sağır duvarları yıkan,
bakışıyla küskünlükleri deviren,
duruşuyla uzaklıkları eriten
Gül yüzlü’ nün özlendiği yere
çağrılıyım şimdi bende
Gölgelerim uzuyor.
Hatıralarım soluyor
Güzün solgun yaprakları alnımda birikiyor.
Gittikçe eriyor vakit,
kayıp gidiyor avuçlarımdan.
Hayallerim bile çekiliyor dünyanın kıyılarından.
Ayaklarımı sıkı sıkıya bastığım toprak
beni de çekiyor
isimsiz kalmış,
unutulmuş bir taşın altına.
redfer
Kayıt Tarihi : 25.11.2025 00:31:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!