1999 Adana doğumlu. Yazı hayatına lise birinci sınıfta hediye gelen bağlamayla birlikte halk türkülerinden esinlenerek şiirle başladı. Ortaokul ve lise yıllarında Adana'da bir dönem etkin olan Rotary Sanat Sahnesine çeşitli rollerde sahne aldı ve İnternet Radyolarında sunuculuk yaptı. Üniversite yıllarında ağır mühendislik derslerinden bunalıp gittiği Çukurova Halk Evinde drama ve yaratıcı yazarlık gibi atölyelerde Adana'nın usta yazar ve tiyatrocularıyla birlikte çalışmalara katılma fırsatı yakaladı.
Şiirlerinin ilk döneminde Nazım Hikmet ...
paslı bir kilidin gururu gibi
tutunuşu çeliğe pek faydasız hislerim
bağımsızlığı hiç tatmamış muhabbet kuşu kafeste
senden başka aşk bilmedim ki ben
ondan saksıda peygamber çiçeğini orman zannetmem.
bu nikotinman arabesk hallerim ondan.
olur olmaz şeylere alınıyorum artık
alınıyorum mesela kahvenin şekersizliğine
çatıya pisleyen güvercin tanrıya sövme fiilinde bulunduruyor beni
ömrümün heybesinde biraz üşengeçlik biraz da günah perileri
mesela geri gelmeyen mektupların hesabını postacıya soruyor cürretkarlığım
herkes gücü yettiğine vuruyor balyozunu ne de olsa
Bazen çok vahim gözüküyor gözüme
Hayatım otuz beş milimetre bir film şeridi gibi gözümün önünde
Yalnızım öyle böyle değil
Hayat bu işte diyordu bir karikatür yazarı ahenkle
Gark ediyor sessizlik içinde ses kinime karşıt bir kaç müsfidle
Ne de yazık ki hayat bu değil işte.
Hayat on bir yıl önce yenmiş bir mercimekli köfte ve masubiyet abidesi iki çocuk şimdi kir içinde
Bazen ben de terkedip gidebilsem keşke diyorum
Bir parça kağıt,sigara ya da şiir
Öfkeli bir adamı anca sakinleştirir.
Adamı ben vurmadım,silahım helada değil!
Megafon çalan bir dilsiz dünyayı değiştirir.
Yaş yirmi iki,yolun kaçta kaçı eder?
Başka bir şey vaad etmeyince aşka olağan akışından
Seçenekleri bir bir elekten topluyorum birden bire.
Yağmur sonrası toprağın ıslaklığında bir kaç fermante yaşam
Elmasın özünün kömür olması kadar saçma.
Bazı kaçak yazıları okumanın verdiği heyecan
Geri kafalı zamandan olsa gerek
hepimiz kapital dünyanın piyonlarıyız
çok sular akması için üstümden gerek
dali'nin iskambilleri göğsümü dağlar bir kasım gecesi uykusuzluğumun verandasında gezinen kim? karakedi
bu yüzden sevgilim o mavi salıncakta bırakıp gidemezsin beni.
hepimiz kapital piyonların dünyasıyız
Seninle ben, ıssız bir tarlada ekşi yoncalar gibiyiz;
kinciyiz,üstelik yaprağımızda bir tutam bile şans yok,
sensiz bütün ambar boş, traktörler sessiz
Ve hiçbir coğrafyada beni senden başka anlayan yok.
İçimde bir nezamet,asabım ketum
Derbederim geceleyin ve gece çok karanlık
Şaraplar acı, odalarım boş ve fotoğraflar mağmum
İçime kederi döllüyor bir hadım ayrılık.
Yorgunum, derdimi herkes anlamaz
Üzülünce sol gözünden akardı önce yaş
İnanmazdı marsias ama ben ağlardım
Üzüldüğün her neyse ona değil de pek
Üzülüyor oluşuna üzülürdük biz hep
Ben,apollon ve marsias.
Baktım gözlerine değiyor bir ülkenin kederi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!