Bu siyah tülü indir penceremden
Güneşi görmeliyim!
Isınmalı takatsiz
Yorgun kemiklerim.
Belki o zaman unuturum
Bu karanlık kış akşamını
Rüyamda seni gördüm dün
Bahçedeki kedilerin karınını doyurdum,oturdum.
Bir sigara yaktım seni düşündüm
Bir posta kutusu ayaklanmış yürüyordu gördüm.
Bir ispanyol meyhanesi gibiydi tebessümün.
Zamansal yanılgılar içindeyim
Bugün yarının dünü
Sırtıımdaki dünya hep geriden geliyor
Bugün omuzlarım dünden ötürü kamburlaşıyor.
Tanrısal kompleksler içindeyim,
Bu havalarda ne de şiir yazılır
Ferdi Özbeğen dinlenir mesela arabesk saatlerde
Fazla kaçırmışsan hele içindeki çay edebiyatını
"Sevdim" de, "bazen" de cümlelerinde.
Fazla kaçırmışsan hele terkedilmiş fikriyatını
"insan" de, "susar" de sonuna gelirken şiirin
Dillerindirmeden,
Elim ayağıma dolanmadan
Öfkem bedenimi sarmadan zifirisinde gecenin
Tan yerinde bekleyip bekletmeden aşkı
Ceplerime mermiler yerine çakıl taşları doldurarak
Üzerime aşklar kuşanarak bir çift söz söylemek istiyorum!
Parayla acıma sponsor ol bu meddahın kalemi kırıldı
Lilput oldu zihnim minik sanrılardan ruhum sıkıldı
Yaş günümde kuru bi pasta şu lal egoma teselli veren
Kederle kaplı bir ömürde neydi gamzelerimi yeşerten
Aynalarda bir oblomovla yüzgöz oldum senelerdir
bahçede nar ağacı vardı,gölgesinde ben vardım
başımda dizlerin,sen bana yar olmazsın
yirmi ikisiydi mevsimin aylardan cumartesi
radyoda fransız ulusal jandarmasının bayrak teslim törenini kutluyor haber bültenleri.
niye böyle zamansız yaşandı her şey?
mesela neden bu kadar erken yitirdim diz kapaklarını biraz daha öpseydim
nihayet ben bir kaç kişiyim
bir kutu antidepresan yuttum neyse çare yok
bir metaforlar sürüsü düşüncemin yöresinde gürlüyor
bir ordu asker soluyor incinmişliğim.
nihayet ben bir kaç kişiyim
Ben Çağrı Bektaşoğlu
Meçhul bir şairim yirmi iki yaşında.
Yirmi iki nisandır kan toplanıyor şakaklarımda ve yirmi iki bahar gördüm altı üstü.
Ne olduysa ben doğduktan sonra oldu
Bugünün kozmik bir öneme sahip olduğunu öğrendim ak sakallı bir bilge tarafından rüyamda
Ben doğunca teraziden saptı dünya!
Penceredemdeki güvercin de gitti
Penceremdeki güvercinin gece sesi
Esmer bir voltasıdır yalnızlığımın.
Bir rüzgardır içimdeki ılık havaya
Bir mevsimdir odama kubbesi nisandan
Dilsiz şerrimin nefreti sıçrıyor yüzüme aynalardan.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!