Gönül Yazısı
Buğuluyken nefesinle gönlümün aynası
Bekliyor üstüne bir alın yazısı
Tekrar tekrar yazılıp çiziliyor
Her yağmurda yazdığın inceden el yazısı
Neden şikâyet edersin,
Yaptıklarını beğenmezsin?
Hep kendinde bir hata,
Eserinde kusur ararsın.
Peki ya Tanrı da,
Kendinde mi hata arasın?
Sus! Kapat kulaklarını
Sessizliğe giden yolda,
Bir beste yapmalı.
Öyle kısa olmamalı yolculuklar,
Duraktan önce, seyahati sindirmeli yolcular
Ne coştun bugün yine
Yetmedi mi dün geceki kükreme
Akıttın tüm gözyaşlarını üstüme
Demedim mi sana, kullanmam şemsiye
İçime kadar işledi damlaların
Güneşin berraklığıyla şakıdı
Gönlümün şen sesi.
Çektim derin bir nefes, gözlerim kapalı.
Kulağımda melodi, camıma çarparken bir kuşun kanadı.
Var mı ondan özgür olanı?
Ölümle gelen bu son baharımda
Elveda dedim,
Acımasızca beni terk eden, çocukluğuma
Elleri her yerimde,
Parçalıyorlar, masumiyetin giysisini üzerimde
Fani gözlerle, kör olmuşuz demek,
Gönülden görmek gerek,
Dillenmeli, yazmalı, çizmeli bu yürek!
Kendimizi bu hayat denizinde gemimizi yürüten kaptan sanırız.
Ne vakit fırtınalar üstümüze gelir, dalgalar yükselir, kontrol elimizden gider,
Hiçbir hükmümüzün olmadığını anlarız.
Bela yaşamayan dümen elinde sanır,
Dümene sarılır.
Bela yaşayan hikmetin kendinde olmadığını görür,
Gözü kör Yarasa!
Çıkamazsın dağlara,
Sen kalıver karanlık mağaranda
Göklerin ey yüce Kartalı!
Yakışır mı yanına kör Yarasa?
Mavi ile Yeşil'i ayıran yıkık bir kalenin duvarlarıydı
Bir tek kuş seslerine geçiş izni vardı.
Bir de, rüzgâra.
Yıkabilse surları, tutar mıydı elini Mavi Yeşilin
Pare pare eder miydi kalenin her bir taşını
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!