Gençosmanoğlu adlı Türk soyunun Bozkurtu;
Tanrı katına uçtu, asrın Dede Korkut’u.
Cenkten geri durmayan yağız bir çeri idi,
Kılıç gibi kullanır, kalemi seri idi.
Coşkun bir ırmak gibi mazilerden akardır;
Engelleri aşarak, bentlerini yıkardı.
Hicret edip maziye, tarihlerde yaşardı;
Sonra bugüne gelip, destanlarda coşardı.
Ateşli mısralarla kargı-mızrak sançardı;
İt ve çakal sürüsü, köşe-bucak kaçardı.
Yaydan çıkan ok gibi dönmez idi yüzgeri;
Bozkurtlar arasında yüce idi değeri.
Vaktiyle feyz aldığı “Büyük Türkçü” ölünce;
O’na ağıt yakmıştı, şöyle inceden ince.
Yüce sözler söyleyip, O’nu ululamıştı,
Sözlerinin sonunu şöylece bağlamıştı:
…
“Dayanılmaz olsa da Atsız’lığın acısı;
Ulu Tanrı’ya şükür, yine soy var, Turan var.”
…
Bu söz üzre söz demek, türeye yakışmıyor;
Ama bağrımız yanık, gönlümüz yatışmıyor…
Burada çilekeşti, orada yüzü gülsün;
Kabristanı nurdan nur, mekânı Uçmağ olsun!
Ağustos 1992
Kayıt Tarihi : 17.9.2025 12:15:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!