Azı kaldı, öz kaldı
Üç-beş tane söz kaldı… Denecek.
Geçmiş ile gelecek… Dönecek,
Bir araya gelecek.
Ölen ölür, kalanlar
“Her gün değişiyorsun,
Deli ediyorsun beni”
O şarkıda adam diyor ki
“Sevemedim ben seni! ”
Bu, şartlara bağlı bir sevgi,
Ya da bir yakınıştan ibaret
Sanat, acıtıcı bir dildir
Başı saçlı ama keldir!
Sivriltilmiş bir kalemdir
Duyulmamış bir kelamdır.
Düz çizmeyen bir fırçadır
Gök kubbe bile çadır.
13: Üç yanlışı birlikte yapmak mı? Sakın!
31: Siz o işleri maymunlara bırakın!
Arası:
Görülmesi gerekeni görmezseniz
Olmaz!
Duyulması gerekeni duymazsanız
Bir zamanlar, gecenin geç vaktinde küçük taşçıklar atardı insan camına sevgilinin
Anası-babası duymasa, abisi uyanmasa, köpekleri havlamasa duası olurdu dilinin
Dik alası romantizmin…
Şimdi, ana baba dünden ve kızdan haberli, ağabey kanka;
Kız 36.katta oturuyor zaten, imkân yok camına taş atılmasına;
Ömür, nefes alıp verememek, verip de alamamak demek
Aşkın ta kendisi değil midir her nefeste seni özlemek?
Dünya handır,yalandır; gelen kalmaz birer birer göçmekte
Nefes alıp vermekteyim; ömrüm senle gelip geçmekte.
Benimlesin,
Benimsin,
Bensin.
Başkaları bunu ne bilsin?
Onlar beni bir gariban biliyorlar,
Parkta yaşayan ve uzamış sakalları;
Aslında pek de fakir değilim;
Ama cep delik cepken delik,
Bu yüzden durmaz bende metelik!
Varken yok demek yakışmaz ya adam olana
Bu durumdur “Yok! ” deme fırsatı veren bana.
Akrep de sokmuyor beni üstelik!
Sabahları çok seviyorum.
Karanlıktan korkuyorum, belki de ondan.
Belki yalnızlıktan;
Belki ondan, bundan, şundan...
Hayır, bunların hepsi yalan:
Her şeyi;
Durduran,
Bitiren,
Söndüren,
Öldüren
Bir şeyler vardır mutlaka.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!