Bir bilsen, bir anlasan, ah yâr.
Yetmez mi beni celp ettiğin bu kadar?
Nice fırtınalara yelken açan şu sinem,
Bir esintine kapılıyor her zaman.
Şu kirli bedenime sarılan şeyler,
Gerçekler.
Nefesimi kokutuyor her seferinde.
Dilimi damağıma yapıştırıyor,
Susturuyor, susturuyor lal gibi.
Ah şu gerçekler.
Hayallerime dokunmayın, dokunmayın düşlerime.
Ki onlar gerçektirler benliğimde.
Ağlarken gülmeyin bana,
Gülerken ağlamayın.
Bir garip insanım işte, bir garip anarşist.
Ana rahminden çıkan bir evladı bekleyen gibi,
Hayat ne garip.
Denizler meselâ.
Ucuz şarap için taban tepmekte kalanlar,
Ve sonra ayakta durmakta zorlananlar,
Ve parası bittiği için birkaç gün keyiften sonra yeniden çöp karıştıranlar.
Ya çocukları olanlar?
soğumuş zeminlerde,
ağır ağır yanar topraklar.
- ki kandiller yanmaz,
o inkârın içinde...
arasât'da savrulur küllerin,
Aşkın adı söz olmuş söze biçilmiş kaftan
Bir diyâr yaratmışlar söz olmuş ora sultân
Aşka dair ne varsa bir kırıntı sînede
Tâ derûna girmiş o kanatlanan bir hisle
Günler günleri takipte
Ben ise takipsiz bir hâldeyim şimdi
Akıp gidiyor usulca vakit
Ben ise vakitsiz bir hâldeyim şimdi
Etrâfımı sarmalamış insanlar
Ağrı.
Bembeyaz Ağrı.
Yağmış lapa lapa kar, yağıyor durmaksızın, usul usul.
Ağrı beyaz.
Dağı kızıl.
Bir ateştir eritiyor karı, bir şeylerdir karışıyor kara.
Sevgilim.
Ne zaman geçeceksin bu yoldan?
Ne zaman rûzîgârdan savrulacak eteğin?
Ne zaman gözükecek memelerin?
Ve ne zaman yaşlanacağız biz?
Sevgilim.
Ve birçok kez düşündüğüm şeydir aşk.
Sesin ve sedanın ve de tüm şatafatın ırağında yaşamaktır o hazzı. Sorgusuz, sualsiz.
Üstünüzde gezinen gözlere perde çekip,
Kimse yokmuş gibi,
Öpüşmektir belki de Şanzelize'nin ortasında.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!