Neden hepinizin yüzündeki hüzün,
Güzelsiniz, hepiniz güzelsiniz,
Ne kadar güzelseniz o kadar çocuksunuz,
Babanız artık size güvenmiyor diye mi bu huzursuzluğunuz?
Hepinizin gözünde bir akşamüstü,
Hepinizin yüzünde anlaşılamamanın hüznü,
Sigaramı söndürmeden attım camdan dışarı,
Yıldızlar tutuşabilir, bu gece her biri fazla sarı,
Dolunay var gecede, patlamaya hazır, aman,
Bırak patlarsa patlasın dağılsın yok artık zaman.
Yıldızları şekillere benzetmiş ölü dostlarım,
Tophanede nargileciler yanmış dün,
Derme çatma masalarından birinin üstünde kaldı kimliğim,
Yanmış gitmiş, dünüm, önceki günüm, daha önceki günüm,
Adım yok artık, sen nasıl çağırırsan öyleyim,
Rüzgara rüşvet verdim saçlarının kokusunu getirmesi için,
İçime çektim seni, çektikçe yandım için için..
Huzurevine sığınmış bir yaşlı,
Karısının yanında kuzu oğlu, çakal terbiyesiz mendebur dik başlı,
En iyi yemek burda mantarlı pilav o da zaten taşlı,
Bıktım artık bıktım bu şarkıdan, adam hem iğrenç sesli hem tek kaşlı...
Son bir şarkı çal ama adam gibi, bu kez dinleyeceğim,
Yalancıdır aşk üzerine şiirler yazan ölü şairler,
Arkasından konuşmasın kimse diyedir bütün dörtlükler,
Alaycıdır üstelik her biri, kederli yüzlerinde çizgiler,
Dertleri değil hece ölçüsü, kafiye, dizeler,
Aslında, yazanların yalnız insanlar olduğunu hep bildiler,
Ölü şairler toprağın altında bir umut, çaresiz, aşkı beklediler.
Ellerim tetikte bu tekinsiz sergüzeştte,
Allahlık bir transatlantiğin seyrüseferinde,
Kıpırdasam yıkılacak yelkenler küpeştede,
Ne fark eder kollarım boş, İstanbul da bir Bükreş de.
Tek feryat eden benim bu cenabet gemide,
Anlamam öyle inceliklerden,
Bilmem nasıl taç yapılır kelimelerden,
Takılır saçlarına hayalperest bir dünya güzelinin,
Göz yaşları damlar, annesinin çatlak elliyle ördüğü belikten.
Hayali oluvermiş, annesi dünya güzelim diye severken birden,
Utana sıkıla önce iğrenç bir yaşlı adama nefesi kokmuş kirden,
Pencereden deniz görünüyor
Şarap rengi fenalık
Önümde otoyol
İş çıkışı kalabalık
Tabutçunun oğlu üniversite kazanmış
Gölgesinde ilerlerken sıraselvilerde,
alman hastanesine bakan evlerden birinde,
çukurcumaya doğru koşarken kör kız
küfürün bini bir para dilinde.
Aşık olduğu adam tutmuş kolundan,
haberi yokmuş kızın aşık olacağından,
Kahvenin kırk yıl hatırı var diyenler,
Gözlerinin kahvesini görmeyenlerdir,
Kırk ömürdür hatrı gözlerinin,
Acısı dilimi yaksa da,
Gülüşü damağımda kalır,
Ve,üç vakte kadar,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!