Alır başımı gidermişim
Yüreğim hep efelenir
Gidecek yerim olsa
Pire için yorgan yakasım gelir
Yakmaya yakacağım
Suyu
Uzun bir çöl yolculuğu sonrası
İlk rasstladığın pınarda
Hasretle içer gibi içeceksin
Ekmeği
Karanlıklar gider Güneş doğarken
Isıtırsın diye seni ararım
Akşam oldu yine güneş batarken
Sensizlik üşütür diye yanarım
Geceleri yine gökte gezersin
Her taşın arkası pusu
Atılan her adım mayın
Çığlıktır
Ölüme çağrı rüyalar
Yarım koparılır benden
Dayanılmaz bir hasret
Çoktandır askıya aldım gönlümü
Sıkça gülsem de buza kesti sularım
Ölüme yatar gibi sevdasızlığa yatım
Ve sen geldin
Buzlar çözüldü
İnsanı gütmeye kalkarsın Tayyip
Halkı koyun kendin çoban sanırsın
Elinde sopa sallarsın Tayyip
Kibirin kaf dağı sultan sanırsın
Ne biz koyun ne sen sultansın Tayyip
Kırık kanatlarla uçan kelebek
Çocuksu duygularıyla bahardı
Çırpıp durdu kanatlarını sevdaya
Mevsimlik ömre yanardı
Yıne bahardı yeniden doğdu
Palmiyeler rüzgara kur yapar
Hurma nazlanarak salınır
Çam ağacının yeşili
Bademin toplanmayan çekirdeği
Incirin balı
Yalçın değil ama
Sevgili Abdullah,
Bu yaşta bu içerikli bir şiir yazmak güzel, belli ki bu bir birikim örneği
„Gün olur sağ kalır da o günleri görürsem eğer“
Bu dizeler Nazım’ın izelerini taşır
Ama Nazım bu şiiri yazarken başka bir yaş ve başka şartlar altında yaşardı.
Seni aradım
Harman yeri
Sam rüzgarı bekler dururum
Ne samanım belli
Ne de tanem
Esmedin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!