Dudaklarından süzülen bal mı, şeker mi ey saki
Senin nur cemalin ile teşne ruhlar olur baki
Aşıkları sarhoş eden kadehteki şarap değil
Yüzün sarhoş eder saki, bu, bir gerçek, serap değil
Yolundu muydu gözlerinden uyku
Rüyalarından renkler ve sesler
Çalındı mıydı bilincin
Ve hasret kaldı mıydın, hatta hasret çekmeye
Yakana yapışır ellerin
Bir sandalım, tutsak
Sensizliğin gaddar dalgalarına
Bir kürek ötesi meçhul
Yüreğim sürgün hasret cehennemine
Yüreğim ürkek
Yüreğim kısır
Puslu aynalarda gördüydüm seni;
Şüphelerde yitik gözyaşlarını,
Kırık kadehlerden bile umut dilenen.
Sorularının yanıtsız kaldığı mevsimdi;
Her ahının “ya Hu! ” çektiği,
Sabır hazinenin tükendiği fasıldı.
Bir damla suya muhtaç
Kurak bir çöldün
Bir nefese hasret
Terkedilmiş köydün
Harabe
Baykuş sesleriyle ürperen
Bakışın
Sonbahar; yaprak dökümü
Umudun ölüm mevsimi yani.
Bakışın hüzün
Günbatımında inim inim,
Taşrada bir mezar
Aşk-ı dinsuz ilen her dem nalanım
Mey-i müdamımdır derde dermanım
Gamze gamze açar feyz-i cananım
O dem vecde gelir halım, efganım
Gözümde bulutlar rahmettir; revan
Kapımı çaldı gözlerin
Yüreğim yandı dün gece
Hatıra mezarlığına
Deniz döktüm bir damlacık
Dağ dağ büyüdü hüzün dalgalarım
Boyun büktü, renk yitirdi
Bak, güneş uyanıp tahtına çöktü
Başlayacak şimdi eşsiz bir büyü
Şafak koklayacak yeni bir gülü
Hayata dönecek akşamki ölü
Getir saksıları güneşlensinler
Hayat şerbeti sun güle Gülaver
İşte böyle düşkün, böyle perişan
Kapına sığındım yüce Yaradan
Kulun değil miyim, derdime derman!
Sana yakışırsa defet gideyim!
Gönlümü görmezsin, sormazsın neden?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!