Büyük İskender = Zülkarneyn

Yunus Öztürk 1
174

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Büyük İskender = Zülkarneyn

Yolculuk döndü bir boyuttan başka boyuta
Vardık milattan önce bin üç yüz otuzlara
Bir mutluluk ki tüm zamanların en üstünde
Eğlenen insanları gördük çığlık çığlığa

Yüzlerce ateş Hindistan’ın yaylalarında
Verimli ovalar uzanır eteklerinde
İnsanlar halka olmuş alevler etrafında
İpek halıdan yumuşak çimenler üzerinde

Sarayların çatısından yüksek çatıları
Gökteki aydır gece en parlak ışıkları
Yıldızlarla süslenip renklenmiş geceleri
Müzik olmuş gecelerin korkunç çığlıkları

Kurbanlar çevriliyor şiş kebap ateşlerde
İnsanlar dönüyor ateşlerin etrafında
Hiç bir yerde görünmüş değil öyle bir neşe
Bir şeyler kutladıkları açık da acaba ne

En görkemli ateşin yanına vardığımda
Bir kral gördüm kurulup oturmuş tahtında
En seçkin komutanları durur etrafında
Her türlü hizmet etmektedir hizmetkârlar da

Beni gördüğünde sofrasına davet etti
Yenildiğim an bu andır diye sitem etti
Hiç bir anlam verememiştim o devam etti
İlk ve son yenilgisiymiş zar zor izah etti

Makedonyalı Büyük İskender’im dedi ben
Burada işimiz ne sorup merak edersen sen
On iki yıldır savaşmaktayım ordumla ben
Bir değil pek çoktur burada olmamıza neden

Her yerde görünmekte Yaratıcının gücü
Tüm evrenler içinde geçerlidir aynısı
Hiç bir yerde bozulmaz dünyanın düzeni
Barbarların vahşiliği nedenlerin ilki

Bütün Asya’yı elde etmişti Pers Kralı
Avrupa’ya kadar uzanmıştı kanlı eli
Bize göndermişler kumla su isteyen elçi
Neden göremezler kendi işlerini kendileri

Suyla kum diye haraç bizden istedikleri
Aksi halde bizleri öldürmekti tehditleri

Kuyuya attık al dedik istediğinizi
Başaramayıp verdiler son nefeslerini
Yalınız kötülük yapmaktı onların emeli
Onun için de almışlardı göze ölmeyi

Sana şunu itiraf edebilirim yeminle
Dünyayı kuşatıp almak değil amacım da
İki erimi vermem dünyanın tamamına
Tanrının cenneti çekilmez dostun olmazsa

Toplamışlar ne var ne yok bütün güçlerini
Boğaz’a dizip köprü yapmışlar gemileri
Avrupa’ya yığdılar Asyalı askerleri
Denizden ve karadan kuşattılar bizleri

Onlara sorduk amaçlarını niyetlerini
İstemekteymişler elçilerinin öcünü

Aramızda görüştük öç denen o konuyu
Amaç öç ise önleyelim dedik savaşı
Vatan için var mı dedik ölecek gönüllü
Ölmeyi kabul etti Helenlilerin çoğu

O yiğitlerden ikisine verildi görev
Onlardı Pers Kralına korkusuzca varan
Öldürülmelerini gönüllü talep eden
Yurdumuzu terk edin diye tehdit savuran

O kahramanlar değil Pers Kralıydı cayan
Gerçek Kraldır Krala sözünü yediren
Bu davranıştı Perslerin sonunu başlatan
Gördüğün bu şölendir şimdi burada kutlanan

Biz değil Tanrı bizleri buraya getiren
Beni vekil etti dünyasına düzen verem
Biziz zalimleri öldürüp mazlumla olan
Kötü gidişe son vererek Hakkı yücelten

Dağlar geçilmiyordu katil ve eşkıyadan
Şehir ve kasabalar Beylerden Krallardan
Mazlumlar usanmıştı Pers İmparatorlarından
Vampir gibi kan emip onları soyanlardan

Yuvalanmışlar kuşatılmasız kayalara
Etrafını çevirmişler haşmetli surlarla
Akla durgunluk verir muazzam yapılarsa
Gözleri kamaştırır şehrin saraylarıysa

Dolup taşar her taraftan gelen zenginlerle
Eğlencenin her türlüsü var hem de çılgınca
Yalnız üreten insanlarda kalmış ahlaksa
Pis kaka muamelesi görmekte onlar da

En büyük suç olmuştur en yüce olan ahlak
Onlar yaşar çiftçilik hayvancılık yaparak
Emekçiler hakaret görür aşağılanarak
Yaşayansa saygı görür onları soyarak

Perslerin vahşiliği birleştirdi Helen’i
Akıl ve bilimle fethettik tüm kaleleri
Aştık aşılması olanaksız engelleri
Dünyaya yaydık Helen’deki medeniyeti

Özet olarak anlattık serüvenimizi
Ne olup bittiğinden haberdar ettik sizi
İşte Kral sofram yiyin dilediğinizi
Yalnız isterim şunu iyi bilmenizi

Bize sunulan şu altın kaptaki balı
Bir ömürde yapmıştır bilir misin kaç arı
Kaçtır dolaştıkları çiçeklerin sayısı
Bizim için vermiş oldu onlar canlarını

Bu kadarcık önbilgi yeter kanımca
Gerçek konuya girmeliyiz baştan sonuna
Tarihsel siyasal sosyal kültürel yapıya
Ağırlık vermeliyiz tanrısal olanlara

Boylarımıza kadar gömülmüşüz günaha
Dünyada her ne varsa götürmüşüz kötüye
Karar verdik biz dünyamızı temizlemeye
İnsanlar meçburdur insan gibi yaşamaya

Güneş gibi apaçıktır tanrının varlığı
Gözlerimin yoktur güneşi görecek gücü
Görmeden anlarım ışığından varlığını
Güneşten net görürüm rabbin istediğini

Kendimi tanıtmakla edeyim söze devam
Makedonyalı İkinci Philip benim babam
Sevinçten çılgına dönmüş doğurunca anam
Atinalı bilge Aristoteles de hocam

Babamı sevindiren değildir oğlu olmam
Sevindirmiş Aristo’nun zamanında doğmam
Kuşkusu yokmuş görevimi yapacağımdan
İnsanlığın vahşetini durduracağımdan

En parlak fikirleri o ektirmiş beynime
Kötülüğü silecekmişim yetiştiğimde

Herkes ekip biçerken kötülük ürününü
Bekleyip durmuş hakkın batıla zaferini

Batıl insanı benzetirmiş azgın sellere
Sel değilmiş iyinin kötünün bilincinde
Her şeyi yok edermiş önüne ne çıkarsa
Henüz varamamışlar gerçek Tanrı bilincine

Bizler duyguların inancından zor kurtulduk
Aklın mantığın bilimin emrine zor geçtik
Aklın istemlerden üstün olduğunu gördük
Aklı bilimi boş inançlara tercih ettik

Kötüyle iyi arasına koymuşlar bizi
Hürüz seçebiliriz istediğimiz yolu
Ortak kaynaktan beslenir insanın vicdanı
Aynı kaynaktan alır akıl da ışığını

En yüce bu iki değerin birlikteliği
Hiç kuşkusuz doğru yola iletti bizleri

Öngörüde bulundu büyük bilge Sokrates
Barbarlar yine dönecekler dedi kesinkes
Onun görüşlerine inandı hemen herkes
Beni ikna edense hocam Aristoteles

Gerekli olan bütün bilgileri öğretti
Nasihatleri kılıcımdan daha keskindi
Ettiği şu sözler çekti en çok dikkatimi
Helenlilere davran dedi ailen gibi

Her yere saldırırlar kudurmuş itler gibi
Önerdiler bütün barbarları yok etmemi

Yola çıkmadan önce iyi eğitildik biz
Akıl bilim ve çalışmaktı sermayemiz
Gitmeye karar verdik gelmeden düşmanımız
İyiler yaşasın yok olsun kötülerimiz

Yola çıktık buydu en büyük dileğimiz
Her yere barış götürdük oydu emelimiz

Ülkemizden ayrıldık her şeyi bırakarak
Eş dost evlat gözlerimizden yaş akıtarak
Kara ve güçlü bir deniz ordusu kurarak
Asya’ya geçtik gemilerden köprü yaparak

Malı mülkü varı yoğu dağıttım her şeyi
Kim bilebilir tekrar geri döneceğini
Kendime ayırdım yalnızca ümidimi
Yola koyuldum yok etmek için kötüleri

Anlattığım gibi genelde düşüncelerim
Ben de efsanelerle büyüdüm büyülendim
Gerçek mi değil mi onları çok merak ederdim
Bu düşüncemi ilk kez size itiraf ettim

Çok iyi bilirim İlyada'yı Odysseia'yı
Çok sabırsızlandım görmek için Troya'yı
Geçtim kıtalararası inciden denizi
Troya’da yaşadım duyduğum efsaneleri

Homeros anlattı Akhilleus'u Hektor’u
Her iki kahramanın nasıl vuruştuğunu
Vuruşurken güneşin doğup battığını
Ben de yaşadım yaşamış oldukları şeyi

Kendi zaferlerimden görmedim pek farkını
Ben de aldım onlarla tarihteki yerimi

Vardığım her yerde kendi efsanemi duydum
Efsaneleştirildiğime inanamadım
Yabancıların ağzından kendimi dinledim
Anlatanlara dedim o anlattığınız benim

Onlar bana ben de onlara inanamadım
Her yere benden önce gitmiş şanım şöhretim

Ege’de doğdu güneşi bütün insanlığın
Sokrat’la ahlakın Aristoteles’le bilimin
Heredot'la tarihin Platon'la adaletin
Homeros'la şiirin nicesiyle sanatın

İzin yok düzeni bozmasına zalimlerin
Bizler de ışığını yayarız bilgelerin
Vicdanım da duyarım emridir bu Allah’ın
Sonunu getirdik Asya’daki barbarların

Görevimiz bitti dönmemiz istenir artık
Dönüşümüz gelişimizden çok daha açık
Tanrının isteklerini içimizde duyduk
Aklımızın vicdanımızın sesine uyduk

Asya’da sağladık adalet ile düzeni
Duymaktayız ülkemizde ayaklanmaları
Bir kıtadan diğerine geçirmek zor hükmü
Taşkınlıkları gerektiriyor dönmemizi

Çekilmez oldu savaşın verdiği bıkkınlık
Bir tarafta hastalık diğer tarafta açlık
Vatanımıza sevdiklerimize hasretlik
Sürekli yağışlar soğuk ve elbisesizlik

Artık hiçbirimizde kalmadı savaşma azmi
Yıprandı zırhlar kılıçlarımız da inceldi
Atların tırnakları incinip de aşındı
On iki yıllık savaş bizi yedi bitirdi

Herkes çeker kendi kendisinin acısını
Artık besleyecek şey kalmadı ruhumuzu
Hasret ve beden acısı bastırır olanı
Öleni kıskanır oldu sağ kalanları

İnsan uymalı yasalara geleneklere
Huzurun olması için gerek var dinlere
Amaç yaşayabilmek barış huzur içinde
Aynı olan Tanrının kuluyuz hepimiz de

Rab birdir Tanrılar tanrısı Zeus’la
En iyi insanları seçiyor o özenle
Onlardan biriyim hissetmekteyim içimde
Bu savımı size ispatlayabilirim de

Gör bak bütün askerlerim gülüp eğlenmekte
Üzülen bir tek benim içim kan ağlamakta
Yanmış tutuşur içleri vatan hasretiyle
Anne baba eş ve çocukların özlemiyle

Dünyayı gül bahçesi yapmak yatar içimde
Yalnız bende yok ülkeme dönme arzusu da

Bir tek doğada gördüm gücümden büyük gücü
Onda gördüm irademden güçlü iradeyi
Bir tek başıma nasıl sürdüreyim savaşı
Şu an çektiğim ilk yenilgimin acısı

Şimdi geçerli olan askerlerimin sözü
Söyledikleri türkü de doğruluyor beni
Makedonyalılara yendirmişim kendimi
Makedonyalı dedikleri de kendileri

Böyle bir şeyi hangi bilge bilebilirdi
Bir kral ki askerleri yaşarken zaferi
Kendi de yaşıyor olsun mağlubiyeti
Özlemekteyim dünyayı tertemiz etmeyi

Yaratan koymuş başıma en ışıklı tacı
Tüm insanları aydınlatır onun ışığı
Açıkça görünür Tanrının ne istediği
Kötülüğü yakıştıran kirletir kendini

Tanrı ister yaşamın en mükemmellerini
Adaletin sel olup çağlayıp akmasını
Her yerde sevgi çiçeklerinin açmasını
Mutluluğun batmayan bir güneş olmasını

Açık bazı şeylerin önce tasarlandığı
Örnekle anlatayım demek istediğimi
Niçin yapılmıştır Olimpiai geçidi
Salamis körfezinin açık değil mi sırrı

Onlar var edildi bizler var olmadan önce
Perslerin geleceği yazılıydı planda
Hizmet edeceği belliydi hakça amaca
Barbar Perslere mezar olacağıydı o da

Eğer bu dünya kalmış olsaydı öylelere
Kötülükler çıkmaz mıydı o vakit göklere
Kötüler hükümdar olmaz mıydı bu dünyaya
Şeytan layık olabilirmi Rabbin tahtına

Hiç bir eksiğimiz yoktu var olduğumuzda
Dünyada kötü olan neydi bizlerden önce
Hangi eksikleri biz giderdik var olup da
Unutulup var edilen ne bizlerden sonra

Gemilerden köprü kurup Avrupa’ya geçen
Kötülük etmek için ölümü göze alan
Kral olmaz kötü niyetle kanlı taç giyen
Onlar gelmeden çok önce kurulmuştu kapan

Sağ çıkmadı Salamis körfezine giren
Sağ dönmedi Olimpiai’ye varan
Kendini kurtardı Pers Kralı ile kaçan
Helenlilere yem oldu geride kalan

Benim üç kıtayı elde eden tek hükümdar
Onu başardım hiç yenlgi yüzü görmeden
Böyle bir şey olmaz Rabbin yardımı olmadan
Hiç ödün vermedim ne akıldan ne vicdandan

İster dünyada ister dünya dışında ol
İster Tanrının istersen kendi evinde ol
İbadetteyken sendeki Tanrıya yakınlık
Her insan için aynıdır yoktur ayrıcalık

Ölü sanılabilir gördüğün cansız toprak
Sürekli canlı üretmektedir canlanarak
O öldürülemez ona ölü denilerek
Ölü sanma vakit geçireni uyuyarak

Şu örnek çok iyi yakışıyor kötülere
Diriler kötülük yapmaz sözüm ölülere

Denizin dalgası gider görünür dursa da
Ölü insanlar da diri görünür baksa da

Kavrayamadım Yaratanın büyüklüğünü
Bizlere de vermiş Rab yaratma yetisini
Dünyanın dışına çıkmış insanların yaptığı
Sanılmasın insanların Rabbini geçtiği

İnsan olan alır burada alacağı dersi
Rab terk etmiş insan da terk etsin övünmeyi

Ölümsüz insan gibi akılsızın Tanrısı
Beni de Tanrılaştırmak isteyenler oldu
Bunu yüzüme karşı söyleyenler de vardı
Yaydılar doğaüstü güçlerle doğduğumu

İstediler inanılmazlara inanmamı
İnanılacak şeyler mi bak şu dedikleri
Söylenir denizlerin bana biat ettiği
Doğduğum gece pek çok alametler olduğu

Söylenmekte o gün güneşin hiç batmadığı
Gücüm yıldırımmış sesim de gök gürlemesi
Bil bunları duymaktan hiç hoşlanmadığımı
Söyleyenleri ise alaya aldığımı

Akıl bilim ve teknikte büyük yoktur bizden
Çok kaleler aldık uçmadan alınmaz denen
Yürüyerek geçtik tırmanılmaz kayalardan
Dipsiz uçurumlardan geçilmez nehirlerden

Üç kıtayı fethettik hem de hiç yenilmeden

Bir başlarsam bitmez zaferlerimi saymaya
Tam on iki yıl savaştık hiç dönmeden eve
Üç kıtayı dolaştım bir baştan öte başa
Koca Mısır düştü hiç direnemedi bile

Tanık yoktur savaşımdan üstün savaşa
Mısır’dan çok güçlüydü aldığım nice kale

Dünya görmedi savaşımdan büyük savaşı
Savaşım ülkeler değil kıtalar savaşı
Bir değil pek çoktur zaferlerimin sayısı
Üçü taşımaktadır aşılmazlık değeri

Onlar da Granikos İssos Gavgamela
Barış dolu günler gördü güneş sayemizde
Huzuru bozanlar boğuldu kendi kanında
Oldu kandan sellere kapılıp boğulan da

Yüksek kaleleri düşürdük yapay kalelerle
Ağaçlardan kale yaptık imkânlarımızla
Onlar sahipken hareketsiz sabit kaleye
Biz sahiptik kalelerin yürüyenlerine

Tek Tanrı galip gelebilir akla bilime
Çok kolay düştü düşmez sanılan kaleler de
Direnemediler attığımız güllelere
Bir bir düştü ağaçsız yerde bulunanlar da

Aşmadık engel bırakmadık inanıp da
İnsanlar değil doğaydı bizi zorlayan da
Tanrı her engeli vermiş düşünelim diye
Yok etmedik engel bırakmadık düşünüp de

En azgın suları geçtik köprüler kurarak
Ağaç bulunan yerlerde köprüler yaparak
Olmayan yerde çadırlara talaş koyarak
Çadırları birbirine ekleyip dikerek

Geçtik nehrin iki yanına sabitleyerek
Üzerlerine tahtadan yollar yaparak

Nasıl anlatayım yenilgi bilmez ordumu
Akıl gibidir ordumun çevikliği
En az yüzdür her bir askerimin öldürdüğü
Akıl bilim vermiştir bize o üstünlüğü

Savaş halinde çelik zırh olur kalkanımız
Öldürücü silahımızdır mızraklarımız
Hiç bir güçle durdurulup engellenemeyiz
Her yöne vardır hareket kabiliyetimiz

Anlatmakla tüm taktikleri bitiremeyiz
Aklın sonsuz çözümüne sınır koyamayız

Şehirler kurdum fethettiğim birçok yerlere
Onlar Kandehar İskenderun İskenderiye
Gerçekler ışık tutsunlar diye geleceğe
Benzerim dünya gerçeğini yazan kaleme

Birçok insan vardır konuştum diyen Tarıyla
Ben rastlamadım ah bir rastlasaydım tekine
İşte dünyanın üç kıtası benim elimde
Sorarım neden konuşmuyor Tanrı benimle

İnsanlara desem ki Rabbin oğluyum ben de
Çoğu insanlar inanır kuşkum yoktur buna

Hiç kuşkum yok çünkü Rab diyenler oldu bana
Peygamberim desem olmazdı inanmayan da

Her ülkede kurban kestik bütün Tanrılara
Yahudi rahipler de geldi kutsal kitapla
Onlar da kurban kesti kendi Tanrılarına
Ben de kestim Tanrılar Tanrısı Zeus'a
Mısırlılar da kesti Tanrıları İssos’a
Hepsi aynı Tanrıydı isim farklı olsa da

Ala ala sesleriyledir taarruzumuz
Allah Allah sesleriyle var benzerliğimiz
Ani olur saldırıp geri çekilmemiz
Her ne olursa olsun bozulmaz düzenimiz

Mızrak ucu gibidir savaş düzenimiz
Taarruzda hiç bir güçle durdurulamayız
Sağa sola hilâl ay gibi dönebiliriz
Çekirdeği parçalayıp işi bitiririz

Gör vücudumda yok yaralanmamış tek yerim
Savaşta vuruşanlarla en öndedir yerim
Askerlerim içmeden su bile içmemişim
İçseydim cesaretlerini kırabilirdim

Çok acı çeken yoktur çektiğimiz acıdan
Bizle olmayan saysın kendini şanslılardan
Tatmayanlar zaferlerimizin sevincinden
Mahrum kalmıştır göklerin mutluluklarından

Karşımda tüm savaşları kaybettiği için
Acı bir an geldi düşmanım Darius için
Dostlarının arası olmadı güvenilir
Düşmanıydım bense onun dostu oluverdim

Bana sığınsa Kral gibi yaşayabilir
Teklifimi ona götürdü habercilerim
Yazık ki olumlu yanıt alamadım
Onu alçakça bir ölümden kurtaramadım

Üç meydan savaşının hepsin de galip geldim
Her savaşta onu savaş meydanında gördüm
Yenilgiden sonra o kaçtı ben kovaladım
Atları yıldırım gibiydi yetişemedim

Nedenini at eğiticilerinden öğrendim
Yıldırım gibi koşmanın nedenini sordum
Onların dişi kısrak olduğunu öğrendim
Yavrularına giderlermiş yetişemezdim

İçlerindeki evlat özlemini göremezdim
Yüreklerindeki ateşi söndüremezdim
Her kovalayışta onu elimden kaçırdım
En sonunda ölüsünü ele geçirdim

Ölüsü de Kraldı Kral gibi davrandım
Krallara layık ölüm töreni yaptırdım
Onu ebedi yolculuğuna uğurladım
Öldürenleri de yargılayıp sorguladım

Sordum niçin öldürdünüz diyerek Kralı
Ekmeğini yediğiniz akrabanızı
Uğrunda savaş verdiğiniz can dostunuzu
Onun uğrunda göze almıştınız ölümü

Ben öldürmezdim anlatın nedenlerinizi
Kaç kez istedim bana vermediniz onu

Gayriahlaki barbarca idi cevapları
Dostça almışlar en zalimce olan kararı
İki komutan birlikte öldürmüş Kralı
Burada olmamızın işte bunlardır nedeni

Gerçeği söylüyorum övünüyorum sanma
Başarılarımız büyük yok küçümsediğim de
Rabbin işidir en küçük görünen işler de
Bu yüzdendir onun erişilmezlikleri de

Başaran yok yaptığımızı tüm zamanlarda
Aşılmadık geçit bırakmadık hiç bir yerde
Bize engel olamadı en karlı dağlar da
Nice asker donup ölmüş binlerce yıl sonra

Bu olay oldu bizlerden iki bin yıl sonra
Böyle bir şeye inanmazdık olacak dense
Ölenlerin Türk oluşu beni şaşırtansa
İnanamadım o hallere düştüklerine

Dünyada yenemediğim tek millettir Türkler
Hindistan seferindeyken karşıma çıktılar

İndus nehriydi onlarla aramızı bölen
Nehrin karşısında onlar berisinde bizler
İl ve kasabaları yoktur göçebedirler
Asya'daki her yeri karış karış bilirler

Anadolu’da barış içinde yaşarlardı
Medeniyet ile kültürün zirvesindeydi
Bu gerçeğin ispatı Orhun Kitabeleri
Onlar medeniyeti dağlarda öğrenmedi

Göçe mecbur etti insanların barbarları
Onlardır yaratanın en sevgili kulları
Gidip yeni yurt edindiler Ergenekon’u
Çoğalıp otağ edindiler bütün Asya’yı

Daha önce demirden bir ordu görmemişler
Nerden gelmiş diye bizleri merak ettiler
Kimsenin malında gözleri yoktur tokturlar
Macera için savaşırlar korkusuzdurlar

Nehrin karşısında bizlerle alay ettiler
Alay ederek bizim sabrımızı tükettiler
Akın akın gelip de yay gerip ok attılar
Bizlerle savaşmak için bizi kışkırttılar

Bizleri hafife alıp yeneriz sandılar
Bizlerle alayı arttırdıkça arttırdılar
Sonunda bizleri savaşa mecbur ettiler
Ummadıkları anda yanlarında gördüler

Köprü kurup İndus nehrini gizlice geçtik
Savaş düzenimizi almaya başladık
Fark edilince süvarilerce kuşatıldık
Maceracılarla macera için savaştık

Birbirlerimize hünerlerimizi gösterdik
Atları ile bütünleştiklerini gördük
Okçuları yıldırım gibi usta hem çevik
Ordumuz çelikten olmasa baş edemezdik

Gördüler onların dişine göre değildik
Üzerimize gelse hepsini tüketirdik
Savaşı bırakıp gittiler ardından baktık
Yakalayacağımızı bilsek kovalardık

Onca dil döktüm gözlerinde aynı şaşkınlık
Dosdoğru sözlerime yok sanki inanmışlık
Her şeyimi dağıttım başlamadan yolculuk
Ülkemde hiç bir şeyim yok ne mal ne de mülk

Yalınız gerçeğe gittim götüren akıl bilim
Onu buldum huzur içinde ölebilirim

Gerçek olarak iyilik ve hakkı bilirim
Hakikati akıl bilimle tarif ederim
Akıl ve bilim insanının birdir tanrısı
Tanrılar Tanrısıdır o başka yoktur adı

Rabbin bilgeliğini yansıtır her ne varsa
Yerlerde göklerde maddede manada
Hiç bir insan yoktur diğerinin üstünde
Ellerde değil ne ararsan kendinde ara

Tanrıyı kötülemek mutlu eder kimleri
Nasıl kötü olabilir var eden her şeyi
Her canlı vaktinde alır ondan yemeğini
Korkulur etmişler korkulmayacak yüceyi

Gerçeğin ardına düşüp gelmişsiniz bize
En büyük yardımcımızdır Yaratan bizlere
İstemlerimiz uğrunda çalıştığımızda
İmkânsızı başarırız onun sayesinde

Yaptığım savaşlar yazıldı mermer taşlara
Büyük savaşlarım yaşar aynı canlılıkta
Ölümsüzleşmiş arkeoloji müzesinde
İnsanların nefesini keser görkemi de

Geçmişimiz ölümsüzcesine canlı kalır
Çeşitli yollarla geleceğe aktarılır
Yerin altında üstünde her yerde saklıdır
Yazılı sözlü eserler ile yaşatılır

Ne bayatlar ne bozulur gerçek bilgiler
Hiçbir kuşku yaratmaz gerçek olanlar
Henüz gerçek olmamıştır kuşku taşıyanlar
Gerçekler hep tazedir hiç yaşlanıp ölmezler

İskender’in son sözü ile vardım hedefe
Onu öğrenebilmek bedeldir tüm ömrüme
En büyük armağanım olsun o insanlığa
İlk günkü gerçekler neyse aynıdır bugün de

Nehirler gibi akıyor insanlar batıla
Kesinlikle inanmıyorlar gerçek Allah’a
Allah değil Allah olarak inandıkları da
İnsanla Allah karışımı Tanrıları da

Gerçek inançlının eli varmaz kötülüğe
İnsanların iyiliği hep kalıyor sözde
Yüksek insansa geliyor yüz yılda bin yılda
Hiç çaba gösteren yok onları anlamaya

Anlatmak istersek bunu bir başka şekilde
Tanrılarını benzetmişler kendilerine

Sanki içlerinden biri Tanrı bildikleri
Çocukça şeyler Tanrılarının dedikleri

Gerçek Tanrının iki olmaz bir dediği
İlk dediğiyle aynıdır son söylediği
Onların Tanrısının yok tek kalıcı sözü
Bir gününü tutmaz bir önceki günkü sözü

Gerçek Tanrı dün ne ise bu günde aynısı
Kötülerinki ise değişmekte sürekli
Bu yüzdendir dünyada Tanrıların bolluğu
Oysa gerçek olan tek şey var Rabbin tekliği

Yunus Öztürk 1
Kayıt Tarihi : 4.8.2012 18:36:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Muzaffer Kılıç
    Muzaffer Kılıç

    'Dünyaya yaydık Helen’deki medeniyeti' Yasu !
    Çok büyük soluklu bir zatsınız azizim ... Az bişi sadeleştirme-damıtma istiyo gibi..

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Yunus Öztürk 1