Büyük bir aşktı onlarınki
Dışa vursalar tüm dünyada zelzele olurdu öyle bir aşk
Birbirlerinin hem aynısı, hemde çok zıttıydılar
Ortası yoktu
Bu yüzden aşklarını yaşarken orta karar hiçbir şey yaşayamadılar
Ya öyleydi ya böyle
Kimsenin alttan almadığı büyük kavgalar, inatlar, kıskançlıklar
Bunun yanında hiç kimsenin “o kadar” olduğunu tahmin bile edemeyecekleri büyük aşkları, özlemleri, yangınları
Yalnız ikisinin olduğu ıssız bir adadaymış gibi yaşıyorlardı hayatlarını
Beraberken de ayrıyken de ikisi içinde yalnız diğeri vardı
Diğer insanlar hep figurandı
“Geçer, neler geçmedi ki” dediler aşkları için.
Geçtide...
Ama aşkları değil yıllardı geçen acımasızca
Tek yıpratamadığı ikisinin sevgisiydi
Zamanın vazgeçiremediği, koparamadığı, kavuşamayan ama asla ayrılamayan iki aşık bir gün yine birbirlerini acımasızca vurdular öfkeli sözlerle
Birinin kıskançlık kör etmişti gözlerini diğerini onun güvensizliği.
Birbirlerinin kalbini duvarlara çarptılar, sıktılar avuçlarında
Nasılsa ikisininde yüreği diğerinin elindeydi
Kapılar çarpıldı
Gitti birisi
Kalmak veya gitmek farketmiyordu ki
Ayrılık acısı her iki yürektede aynı yakıyordu
Yaşlar aynı anda dökülüyordu gözlerden
Aylar geçti
Kalan hala bekliyordu, gelsin ardından çarptığı şu kapıdan girsin diye
Gelmedi
Bir gün bir acı düştü içine daha öncekilere benzemeyen
O acı bir el olmuş çekiyordu onu sanki “ara sevdiğini” diyordu.
Dayanamadı “ne olursa olsun”diyerek çevirdi numarasını elleri titreyerek
Cevap gelmedi karşı taraftan... bu hiç olmazdı
Ne kadar kavgalı olurlarsa olsunlar mutlaka açarlardı çünkü birbirlerinin telefonunu
Sonra yabancı bir ses duydu. Bir şeyler söylüyordu ağlayarak.
Ama o duymuyordu
Nasıl duysundu ki
Dünyadaki tüm sesler kesilmişti zaten
Herşey susmuş, herşey durmuş. Allah’ım dünya durmuştu.
Sonra o iki kelimeyi duydu yeniden
“ o öldü”
Yine herşey durdu, dondu
Gözlerini kapadı
Yeniden açtığında bir mezarlıktaydı
Nasıl gelmiş hiç hatırlamıyordu
Bir gün geçmiş o telefondan beri ama hiçbir şey hatırlamıyordu
Garip hiç ağlamıyordu da
Ömrünün en acı ve en uzun gecesinde bitmiş olmalıydı gözyaşları
Kalbi buz kesmişti
Onun ellerinden ve gözlerinden başka kimse ısıtamazdı kalbini biliyordu
Ağlayanlar bekleşenler
Sonra cenaze getirildi gömüleceği yere
Kapağı açıldı tabutun
Birden yine o acı bir el olup yürğini sıkmaya başladı.
“Bu son olamaz” diyordu o acı, “gidemez, gitmemeli”
Buz kesmiş kalbi alev almıştı sanki yanıyor yanıyor...
Ateşe düşmüş gibi bağırmaya başladı aniden
“Gidemezsin! Gitme ne olur! Beni bırakıp böyle gidemezsin, yapamam sensiz, bende ölürüm, ne olur gitme kal, gitme gitme gitme gitme kal gitmeeeeeeeeeee”
Gökyüzünün en yüksek yerine kadar ulaştı bu çığlık sanki
Sanki arşa değdi
Yankısı bitmeden kıpırdadı tabutun içindeki
Adını söyledi aşkının
Açtılar yüzünü hemen
Ağlıyordu o da
Silerken gözyaşlarını aşkı
“Gidemedim” dedi
“ Öyle ağladım ki orada senin için bıraktılar beni, sana geri geldim”
Kayıt Tarihi : 16.6.2012 20:52:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

beğeniyle okudum yazarım
dürüst sade paylaşımlar
her zaman saglam yürekten
inci gibi dizilir
ellerine saglık diyorum kutlarım
TÜM YORUMLAR (2)