....Büyüdüm! .. Şiiri - Sevinç Kavuk

ANCAK; ÇOCUK OLAN ´ADAM´ OLUR.
GÜNEŞ; İNSANI BIR TEK KEZ ISITIR. ÇOCUKLUK VE İLK GENÇLİKTE.
KİŞİNİN İÇİNDEKİNİ FİLİZLENDİRECEK, ÇİÇEK AÇTIRIP, YEMİŞ VERDİRECEK BİR TEK O ISIDIR. Friedrich Hebbel

Ve BÜYÜDÜM!
Vatan ilişkilerinde kaybolmadan…değerlendirmesine:
Uygarlıklar,
insanların göç etmesi gibi
Doğdukları yeri bırakıp gitmezler.
Yalnızlık bu mu? Yani savunamazlık! Yani azınlık!
Hiç mümkün mü bu?
Uygarlıklar, uluslardan önce topraklarındır.
Bu yöreye bu güzelliği verdiğine göre,
kendi de en sevimli varlığı olmalı bu yörenin
demekten alamıyor olmalı insan kendini,
diyen düşünürler de anılmıştı. Evet.
Tanışmak için tarih, uygarlık veya medeniyeti mi,
Yolcu, yerli, misafir ilişkilerini mi,
Nasıl, nerede, neden tahsil edelim?
Eğitim, seçme, seçilme, aile, çevre
Ve kalkınma yoksunluğuna neden olan uzak Vatanım”
Sebep olan yaşadığım “Ülkem” ve hasret duyduğum evrensellik.
Tanışmanın şekli hangi konudan oluşsun?
Kaç zaman geçti, kaç daha beklemeli?
Çarşıdaki pazar eve uymadıysa uyarlamaca yapalım:
Göçmen, ecnebi, levanten, deplasman, sürgün mü?
Yurtsuzlar yurdu, sığınakta mı? Neden, nasıl, nerede ne olalım?
Misafir uyum sağlamakta yetkin bir hoşgörüyle başarılı.
Lakin ev sahibi…belirli becerisi engellenemiyor,
Misafirdin, ama komşum değil,
İşçiydin, ama arkadaşım değil,
Kimliğimi soruyor, ama sus...tur.... dediğini
Anımsatmakla hakaret gütmüş, susmakla nezaket etmiş olamam….
Ancak anlaşmaya davet içindir.
Huzur istemeyebilirsin elbette, bu özel ve tabii hakkın.
Dilediğin gibi kullan.
Ama hiç olmazsa Mevlana'dan şu söz gibi;
„Ya göründüğün gibi ol, ya olduğun gibi görün“ ki sarsılmayalım….

Tanışmaktan söz ediyorsun,
onların yanında, ama onlardan uzaktayız, diyoruz hep.
Peki, sen kimsin diye sorarsam ne dersin?
Yani bir Asyalı olarak Avrupa’da sen kimsin?
İşte bunu açıklamaktan ne çok zevk alırım,
diyordu bir ev hanımı; Ben,
Allah’a, kitaplarına, peygamberlerine, meleklerine,
Yani kuranı son ihtar olarak benimseyen,
Adem babadan Havva anadan bir ecdadın….
74 dil-din-ırk ile 4000 yıla yakın bir tarihiyle
Beraberliğin saltanatını yaşatarak yaşamış
700 yıllık da bir Osmanlı torunu…uygarlığın mirasçısı…
Hoşgörü ustalarının öğrencisi….
Atatürk ile Cumhuriyetini kurmuş ulusun evladı….
Beden ve ruhu (az veya çok)
Sevgi, sağlık ile donatılmış bebek…evlat…..
Hanımefendi…hayat arkadaşı….yaşam ortağı…..
Bir tek birey. Tüm cevheriyle.
Dünya tek. Gökyüzü tek.
Ben-imle bir tek çift,
Biz-lerle bir tek cemiyet!
Bu benim tarihim, uygarlığım Asya kıtasında!
Ve seninle bir tek çift, bir tek cemiyetiz biz:
Dostluk, komşuluk, yolculuk ve hizmetimizde.
Şimdi yanınızda, burada beraberiz;
Sofranızda, gelir ve giderinizde. Ya seninle tarihim?
Zannedersem; evrende kimliğimi nasıl arayabilirim,
deniliyor gibiydi....

O ilk yılların zorlu etkilerinden hangi saflık ve sadelikte
Ve yine de sevgimiz güzelliklerin bolluğuna,
İnancımız bu arayışa sürükledi bizi.
Hep yeni bir güç, yeni bir çaba ve sorunlarla ilgilenirken
bütün bunları yaşarken, daha biz çocuktuk
Zaman zaman çocuk işçiler, danışmanlar, eğiticilerdik de...
O küçük yaşta bu büyük duyguların nasıl beslendiğini
Düşünmek, ancak her rastlantıyı bile en iyi istemlerle
Değerlendirmek, spontane karar, spontane güvenle mümkündü.
Ve bütün yıllar boyu bıraktığı iz: « zayıf olan çöker bu ülkede »,
Bir kaç kişi iseler veya maddi güç sahibi
Yahut karar sahibi olan herkes ve olmak da zorundalar,
Yabancı olan her şeyi psikolojik zayıflatmak.
Okul bahçelerinde daha gözetici eğiticinin
Düşünce ve psikoloji derecesince, becerili oynanır.
Ve Anadolu’dan gelmiş bir anne-baba
Artık oyunun tarzını türünü anlayamaz
Ve yavrusunun beceriksizliğine inanır.
Gerisi artık Allah kerim, denilmişti.

Bu konu hakkında bir daha konuşulmadı.
Ama Pisa-etüdü bunu otuz yıl sonra neticelendirdi.