I
Nedir bu halim, nedir?
Kara bir büyücü
Balmumumdan heykelime
Paslı bir hasedi sokmuş
Çeviriyor mudur; nedir?
II
Bizim yurttan sesler korosunda
Ben marşlar sözlemezdim geceleri
Hayeller yığardım göl boyunca
Bir de şiir okurdum en fazla
Gerçekler hayaller olunca
Aynı kuru besteyi
Çağırmaktan bıkmayan
Bu gürlek sesli arkadaşlardan
Ne bir eksik ne bir fazlaydım
Bende yeşil benekli bir kurbağaydım
Biraz uzaklaşınca göl kenarından
Bir çocuk tutup attı bir çukura
Bir çocuk tutup bacağımdan
Ne bir sırık, ne de salınmış bir ip
Bütün vücudum ve ruhumla gerilip
Çıkıyordum çocuğun havsalasından
Atıyordu sevinç serçeleriyle çocuk
Kaldırıp beni, kaldırıp kaf dağından
Çocuk yaramaz mı yaramaz
Çukurlar derin mi derindi
Meteorlar düşmüştü hani
Hani en ağrıyan yerimdi
Ah! Hep göl kenarında mı kalsaydım?
Ah! Hep o kuru besteyi mi çalsaydım?
III
Yoğun hüzün atmosferinde
Dayadım sırtımı duvara
Çıkarıp hüzün maskemi
Adamlığın söküp yularını
Vurdum şamarı kıçına
Başladım bir çocuk gibi saydırmaya
Ya onda, ya şunda, ya bundadır...
Nedir bu halim, nedir?
Kara bir büyücü
Balmumumdan heykelime
Paslı bir hasedi sokmuş
Çeviriyor mudur; nedir?
IV
Doktorun kapısında
Anlı şanlı dostun kapısında
Tesellisiz çarpıp çıktığım
Yarin kapısında
Yetişiyor imdadıma
Ekmek kırıntılarıyla cebelleşen
Şu pür telaş serçe var ya
Pamuk ipliğimden hayata
Yüzlerce ilmik attı
Mekicik ayaklarıyla aslında
Ve nakşetti beni tekrar
Ömrümün çakılan halısına
Kayıt Tarihi : 11.3.2005 13:57:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!