Eldeki günlük gazetenin ön sayfasından başlayarak (seri ilanlar ve spor sayfaları da dahil olmak üzere) arka sayfasına kadar, sertlik derecesine göre sıralanmış kadına yönelik şiddet, sömürü, taciz ya da benzeri aşağılama haberlerine, gün sektirmeden rastlıyor isek bu ülkede değil “emekçi kadınlar günü” hiçbir günün kutlanması hiçbir anlam taşımaz.
Biliyoruz ki, sevgililer günü gibi benzeri özel gün kutlamalarına, “kapitalizmin tüketim toplumu yaratmadaki kararlılığının kırbaç şaklatmasıdır” diyerek karşı çıkan kimilerimiz bu özel günde izin alınabilmiş meydan ya da sokaklarda, salonlarda halaylar çekecek ve ellerinde geçtiğimiz yıllardan hiçbir farklılık taşımayan slogan çubukları taşıyacaklardır.
Çok nitelikli malum siyasi şahsiyetlerimiz “belki üç-beş oy da buradan çıkar, kimselere kaptırmadan ben kapayım” düşüncesi ile esasında pek umurlarında olmayan, içi boş, ezberlenmiş sözcüklerle dolu kutlama ve sözde taahhüt mesajlarını kameralar önünde sıra kaparak tekrarlarken, sendikalar “günün anlam ve önemi üzerine” toplantılar düzenlerken,
çeşitli kadın örgütlerinin temsilcileri ellerinde kendilerine sunulmuş buketler, yüzlerinde “bir günün beyliği beyliktir” gülümsemesi ile kolkola ve sözde gururla yürürlerken ……..,
Hiçbir işverenin aklına “yarım elma-gönül alma” diyerek çalışan kadın işçisine bir maaş tutarında ikramiye vermek, hiçbir kocanın aklına “karım benim, çok yorulmuşsun, uzat ayaklarını ovayım” demek gelmeyecek.
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Kaşık Düşmanı
Çocuk yaşta sarhoşa verdiler
Düşüncemi sormadılar
Üst üste dört çocuk
İster misin? Demediler
Dövüldüm, sövüldüm, azmettim
Çocuklarıma kıyamadım.
Gözümü, dünyamı kara ettim
Sabilere el kaldırınca
Devlet bana
Allah sabilere kıyar mı?
Çocuklarım onun-bunun elinde
Bahtsızın boynu ne gezer ipte?
Söyleyin buna can dayanır mı?
Yedirdiği bir lokma ekmek
O da burnumdan gelir
Aşçı ben, hizmetçi ben, dadı ben
Adıma Kaşık düşmanı denir
Dilşade Güngör
merhaba usta,kimi sevda türküleri ile yanar bağırlarımız,kimi uğruna dökülür kanlarımız,kimini nazende yapar çalınır sazlarımız,onlar bizim analarımız bacılarımız kadınlarımız. kimi elinde kazma tırmık canlanır tarlalarımız kimi elinde kalem iğne iplik şekillenir pazenimiz kumaşımız tarihten beri erkeğinin arkasında olan kadınlarımız...onlar bizim analarımız bacılarımız kadınlarımız...değerli üstad güzel yazınıza yürekten katılıyor bir şiiri,mlede sevgi ve saygılar sunuyorum.eyvallah.mustafa
Yürekten kutluyorum değerli kalem...değerli dost...saygılar.
Değerli düşüncelerinizi olabileceğinin en iyi haliyle yansıtmışsınız... işte budur! dedirten söylemler ....siz güzel bir insansınız, siz değil hala bunların ayrımına varamamış olanlar utansınlar. Selam ve saygılarımla.
Bütün erkekler sizin kadar duyarlı yüreğe sahip olsa... teşekkürler cevatçeştepe bey. 10
yazan yüreğe ve tüm kadınlarımıza saygılar
Değerli Dost
Sayın Çeştepe,
Duyarlı, anlamlı ve acı gerçekleri yansıtan, geçmişimizin ve şimdinin kadınları üzerinde odaklanan bakış ve düşüncelerinizi onaylamamak, safdillik, mantıksızlık, daha da ileri giderek akılsızlık olur. Bu konuda aydınlanması gereken dostlarımın Prof. İlhan Arsel'in 'Kadın ve Şeriat' isimli yapıtını okumalarını ve uzun uzun düşünmelerini önereceğim. Kaşık düşmanı, saçı uzun aklı kısa, eksik etek diye nitelenen insanların tüm insanlığın anası olduğunu hatırlatmakla yetineceğim. Başarılı düşünce yazınızı kutluyor, gerçek aydınlanmanın ve çağdaş insan olmanın kadın haklarına duyulacak saygıyla başlayacağına inanıyorum. Bu konuda kırılması gereken paslı zincir düşüncelerinin halkalarını sadece gerçekten aydınlanmış kuşaklar kıracaktır. Sevgilerimle başarılar diliyorum.
Her zaman ki duyarlı yüreğiniz ile kadınlar için yazılmış bu yazınıza katılmamak mümkün mü...kadının beklediği ilgi ve sevgi...elbette onu anlayana ....siz ve sizin gibi düşünen tüm insanlara sonsuz teşekkürler kadınlar adına.Yüreğinize sağlık.
her seye ragmen kadin olmanin gururuyla......
tesekkurler.....katilmamak mumkunmu yazilanlara.....
sevgi saygiyla
Hiçbir işverenin aklına “yarım elma-gönül alma” diyerek çalışan kadın işçisine bir maaş tutarında ikramiye vermek, hiçbir kocanın aklına “karım benim, çok yorulmuşsun, uzat ayaklarını ovayım” demek gelmeyecek.
Öncelikle duyarlı tavrınızdan ve emeğinizden ötürü sizi kutlarım üstadım. Açıklama da, en az yazınız kadar etkili ve doyurucuydu.
Ben de, nacizane, 2 yıl önce yazmış olduğum ve antaloji sayfama da koymuş olduğum HAYATIN KADINLARI şiirimi, izninizle sizin sayfanızdan paylaşmak istedim, günün anlam ve önemine binaen.
Saygılarımla efendim.
HAYATIN KADINLARI
Gündüz gece fark etmez,
Basıyoruz parasını,
Satın alıyoruz sarışınını,karasını.
Mal bizim ya,
Güya,keyfimize bakıyoruz…
Yatarken başımızın tacı,
Gönlümüzün sultanı.
Uyandığımızda,elimizin kiri,
Değersiz bir kağıt parçası.
Sorgusuz sualsiz,
Bir çırpıda uçurumlardan atıyoruz.
Bir baldırı çıplak görsek, dayanamayız.
Et değil midir ki, atarız hemen oltayı
Aramayız ne yatağı ne de yorganı.
Anadır, bacıdır edebiyatı yaparız,
Mangaldaki külü kimselere bırakmayız.
Parasını verenin elinde kalır
Zavallı fukara…
Kocası olmuştur, koynundaki zorba.
Hayat kadınıdır, hayatta yüzü gülmeyen,
Kadın, hani baş tacıydı…
Cennet ayakları altındaydı…
Bu nasıl bir erkekliktir…
Bu ne biçim bir dengesizlik…
Aslında kendimizi kandırıyoruz.
Vecdi Murat SOYDAN
Bu şiir ile ilgili 62 tane yorum bulunmakta