Evren kaydı yıldızlar tek tek düştü
Karanlık ışığa ay güneşe hasret kaldı
Topraklar yesermekten vazgeçti
Yollar vuslata eremedi
Eyvah! Eyvah ki
Şehir şehir
Sokak sokak
Seslerle inleyecek!
Sokak lambalarını söndürmeye,
Bir keskin üfleyiş yetecekti.
Aynalar şehrindeyim azizim!
Dik dik bakışlar yansır yüzüme
Kendimde bir ben görürüm
Benden öte sen!
Suratımda hemdem olan çizgiler
Bir gupse çığlık
Bir gupse gülümseme
Ve destansı bir ıtır kokusu
Hülyalanmış gözlerin ardına
Saklanan ümitler
Neredesiniz?
Kaldırıma oturmuş bir beşer
Bilmem hangi sokak
Zevari yorgun
Düşünceli!
Eski anılarda dolaşmış belli
İçimde kaybolup giden
Karanlığın ve hüznün yok ettiği gökyüzü
Turnanin kanat çırpınışına hasret
Ey gönül!
Yakubun sabrına muhtaç,
Martın koynun da
Güneşin topraklar buluştuğu dem
Goncalaştırır şah-ı gulistanı
Görmez misin?
Bülbül divane!
Yol uzun, dumanlı
Yürümek nasıl tenha
Nasıl zor bir bilsen!
Yine de yürüyorum azizim!
Önce tek tek uğruyorum ölü duraklara.
Dün, bugün, yarın...
Bilinmez bir hikaye misâli
Dakikalara efsunlanmış ademoğlu!
Bilir kendini dünün özleminde.
Bugünün neşesin de bulur,
Yarının umudun da nefes alır,
Yalnızlığım öyle kalabalık oldu ki
Yüzüm hep sana döner oldu
Gözlerim hep seni aradı
Kapının eşiğinde nefesim
Aklım sende kaldı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!