Benim ellerim yetim,
Benim ellerim öksüz,
Benim ellerim kimsesiz,
Çıplak ayaklarıma yağıyor yağmur
Çıplak yüzümü ısıtıyor güneş,
Kimsesiz sokaklar sarıyor artık
Kalıcı bir zamanın yok olan insanlarıyız...
Zamanın olmadığı alemlere, sonsuzluğa göçüyoruz...
Eyvallah milat öncesine, milat sonrasına,
geçmişe, geleceğe !
Bir zamanlar zamanlardan öte
Gönlüm yerinde memnunken
Gidilmemiş kapıları çalmadan
Çıkmadan zamanın çemberinden
Bir düşten uyanmadan aniden
Duymadan soğuk bir soluğu boynunda
Ruhum aşktan yana
Ruhum aşk
Ruhum aç
En son söylediği şeyleri anımsıyor kulağım
İlk gözüme baktığı anı
Ruhsuz yaşanır mı diyor bir yanım
Bir bahar kokusu , bir sen derdi adam
Bir sen ki en güzel bahar kokan
İri mi iri gözleri vardı kadının
İçini yakan yüreğine ulaşan
Adam durdu karşısında,
Baktı uçan kumrulara…
Herkes sana sevgilim diyordu Süreyya
Herkes senin rengine boyanmıştı
Ellerini tutuyordun
Gözlerine bakıyordun
Bir şeyler söylüyordun Süreyya
Bir tek ben duymuyordum
Ruhumu feda eyledim
Açtım kafesini aşkı terk eyledim
Felek döndü, alem süveydaya büründü
Gönlüm, ah gönlüm meyus
Gönlüm bedbaht
Gönlümde feveran
Deliliği ebedden sahiplenmişim
Ben soylu kandan gelen soysuz!
Ölümsüzlüğü bulacak bir büyü bulunamadı
Dört bir yandan sihirbazlar çağrıldı
Sıcak kan,
Renk vermeyen hüzün
Resmiyetsiz başkaldırı
Yansız durmayan zahit!
Aynasız koridor
Başa çıkılmayan hınç
Nehirler aktı, gönlümün kurak topraklarına
Bir ışık huzmesi yandı dağıldı...
Bir iki sustu
Bir iki konuştu
Yorgundu, durdu!
Eğildi baktı, can evime




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!