seslerin gölgeleri, güneşin yüreğinde
sesleri güneşin, gölgelerin yüreğinde
Bursa
..
her şey koşuşturuyor tarif derdinde
tarifler çatışıyor bedenlerin cebinde
Bursa 1999
..
dalga geçiyor denizle mavi
bazen dalga kızıyor, bazen mavi
Bursa
..
hatalarım vardı, benim diyebildiğim
düzeltmeye ömür yetmedi
gülücüklerim vardı, benim diyebildiğim
tatmaya ömür yetmedi
Bursa
..
düşler, garip bir yol, tek şeritli
başında insan, sonunda insan
geçtikçe zaman, akıl almaz süratli
düşler dönüşü biçare insan
Bursa
..
ansızın
karanlığa düştü her şey
iç ve dış kara oldu
ansızın
her şeye düştü karanlık
iç ve dış yara oldu
Bursa
..
şiirlerimi seviyorum
kâğıtlarımı da
emirlerimi harfiyen onlardı getiren yerine
yanlışlarımı seviyorum
yanılışlarımı da
onlardı beni şair yapan, mahkûm yerine
Bursa
..
ansızın,
dört köşe taşlar üstünde rüzgârla savruldum
farklı bir geceydi, bir kurşuna vuruldum
ne birileri farkındaydı benden
ne ben kendimi biliyordum
kızıla boyalı segâhımdan
damlayan aşkı seyrediyordum
ansızın,
dört köşe taşlar üstünde rüzgârla savruldum
farklı bir geceydi, bir kurşuna vuruldum
..
gardiyan, “ görüş vakti! ” beleşinden
hasreti voltalıyor bazılarımız
yürekler doğduğu sokaklarda geziyor
denizin kokusu geliyor gediklerinden dağların
güzel sözler söylemiyor taş duvar insana
keder yüklü sıvalar pişman, ağlıyor
garipliğe tütün katık ediliyorken yine
..
dünya
zamandan mahpushane,
gardiyanı ömür,
ne vakit düşünsem
duvarında bu sual ölür
ey! toprağın misafirleri
müebbete mi?
muhabbete mi?
mahkûmsunuz?
..