Bir bahar bekliyorum, yüzüm dağlara dönük!
Acı, canım yaktıkça, dağlara küsüyorum.
Bir çocuk var karşımda, kalbi umuda sönük...
Kalbi, avuçlarımda... Dualar ediyorum.
Hürmetine yalvarsam, duam kabul olur mu?
Burası Güneydoğu, burda bahar olur mu?
Vuran Ahmet, vurulan Mehmet...
Nasıl bir cehennem bu?
Kime kızacak olsam, adı bana bakıyor...
Ben, bana kuruyorum, nasıl lanet tuzak bu?
Kendi evinde Hasan, Hüseyin’i vuruyor.
Kardeş kardeşi vursa, buna kim sevinir?
Bunların yezitliği, Yezit’i de devirir...
Allah’ım sen yardım et! Ufkumda hiç umut yok!
Ufkum kahırdan ateş, Hüseyin’ler öleli...
Biz bir oyuna geldik, başımızda akıl yok!
Gelenler ödemesin, yerimize bedeli...
Ey Kandil, ey zalim dağ, senin karın durmaz mı?
Herkesin kanı donar, seninkisi donmaz mı?
Ağıtlar aynı sanki... Hüznün girdabındayım...
Namlum ne yana dönse, ölecek olan “ben”den.
Ateşi ben, odunu ben! Böyle bir yangındayım.
Söndürmeli bu yangını, başlamalı da, nerden?
Bu ateş sönmedikçe tebessüm edesim yok...
Ne Türk’ün, ne de Kürt’ün bahtının gülesi yok...
Keder aynı, dert aynı... Sadece diller farklı...
Senin canını yakan, benimkini yakmaz mı?
Dilimde bir sitem var, içinde matem saklı...
Türk’ün canını yakan, Kürt’ünkini yakmaz mı?
Kalbi dost, kendi Kürt, ben nasıl kalıyorum?
Siz hayal diyorsunuz, ben onla yaşıyorum.
Kayıt Tarihi : 2.8.2010 13:02:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)