Bir yalnızlık uçurumunun kıyısına kadar yaklaştığımı hissediyorum. Çaresizlik içinde kıvranıyor bedeni.Son zamanlarda yalnızca zihnimi bulandıran şeylerle meşgulüm artık. Ve insanlar uğraşılması zor olan iki ayaklılar.Her yer onlarla dolu. Ne yapmalıyım bilmiyorum. Her geçen gün yalnızlık ve acı getiriyor beraberinde. Ruhsal sıkıntılar sarıyor her yanımı. Çözüm ne sizce ? Dışarıda esen rüzgar ve şırıl şırıl akan dereler zevk vermiyor artık eskisi gibi. Sahi neden artık hiçbir şey eskisi gibi değil. Sırf biz eskiyoruz diye eskimek zorunda mı her şey ? Kalbimiz ruhumuz bedenimiz eskimek zorunda mı ? Peki ya vicdan ve merhamet eskimeseler olmaz mı ?
Birkaç kahpe kör kurşun çıkar düşmanın namlusundan.
Ve vücuduna isabet ettiğini hissedersin bir anda.
Zaten acı çekerek yaşadığın şu hayatta.
Ruhunu da acıyla teslim edersin, gözyaşıyla ve kanla.
Fikir özgürlüğü dedikleri göklerde olsa gerek.
Çekip gittiğin de ıssız sokağımdan hayallerim sırılsıklam oldu.
Her hayalim iki kişilikti sana da yer vardı işte hayallerimde.
Aramızdaki aşka dair hisler kelimelerde kalmıştı artık.
Senin yerini doldurmaya çalıştım devam eden senelerde.
Bir su gibi akıp gidiyordu ömrüm.
Sensiz yaşamak istemiyordum o yılları.
Ayçiçekleri'nin güneşe bakışı gibiydi bana bakışın.
Solup giden güllere benzer yanımdan ayrılışın.
Karanlık gecelerimde sendin yolumu aydınlatan.
Sen yanımdayken inan önemi yok yazın veya kışın.
Yarpuzlar gibiydin mis gibi kokular saçan.
Bu, dünyanın en güzel şiiri olsa gerek.
Sen ise benim en güzel can şiirim.
Sadece iki mısra belki az gelir anlatmaya.
Evet az gelir seni sana, seni sana anlatmaya...
Ey sevdiğim kadın sana sesleniyorum.
Her gördüğümde seni, hisleniyorum.
En sevdiğim kadın sana sesleniyorum.
Kalbimin her odacığında seni hissediyorum.
Çok kötü bir şey bu dünyada, sevdiğinle sınanmak.
Geçilmez diyarların, yenilmez fedaisi.
En güzel fırınların yarım kalan pidesi.
Bu yalan rüyaların yoktur ki hiç neşesi.
Hep moralimizi bozar sivri dillerin iğnesi...
Sisli bir günün sabahında umutsuz insanlar için ağlıyordu gökyüzü.
Görünmüyordu hiç güneş ve bulutlar söylüyordu son sözü.
Zaman hızla akıyor ve geceler iple çekiyordu gündüzü.
Yaşamak için çabalamak ve hayatta kalmaktı işin özü...
Bir akşam vakti, ya da ikindiye çeyrek kala hasretiyle başbaşa bırakıp terk et beni sevdiğim.
Soğumakta olan kahvem ve birazda siyah mürekkebim var satırlara seni yazmak için sevdiğim.
Arka fonda ılık ılık çalan, belki de budur beni rahatlatan, bir şarkı var sevdiğim.
Aklımda hala cevapsız sorular var, en önemlisi ise neden seni sevdiğim.
Sıradan dünyada sıradan duygularla sıradanlaşan insanlardık çoğumuz.
Güneş yeni baştan doğdu bugün üzerimize.
Hayat bir şans daha verdi hepimize.
Kimisi telafi etti bazı şeyleri.
Kimisi de sil baştan yazmıştı hikayesini.
Kavgalar sona erdi yeni doğan güneşle.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!