Kes sesini çok konuşuyorsun
Dedin! E bende
Dinlemez miyim sevdiğimi
Kestim attım dilimi
Ve o günden beri
Bir belkidir kanadımdan kopan tüy bile
Kah betona düşer
Kah hasat edilmiş bir toprağa
Kimi zaman da bir bebeğin tüysüz başına
O an yenisi çıkar hemen yerine
Tamamlanır yarım kalan uzvum
Ağaç gövdesi kollarım,
Ne, sarmaya takatim var sıcak bedenini
Ne, ölünesi tenini okşamaya mecalim
Deniz kabuğu gözlerim var,
Ne, gücüm kaldı taçlandırmaya eli
Ne de dalmaya derinlere cesaretim
Üç nokta
Oturdum pınarın başına
Çıkarıp koydum gözlerimi bir kayaya
Sadece dinliyorum
Sesin ta uzaklarda
Tırmanıverir yüreğine
Sen tohumu ektiğini bile anlamadan,
Önce yeşerir inceden
Kızarır uçlarından sessizce
Ve sarıverir o tatlı pembe, hücrelerini
Artık orasıdır onun daimi yeri
Büyümüş küçük
Düşmüş başıma
Ve öyle bir yer etmiş ki orada
Ömür geçmiş onunla
Koskoca beş asır
Amonyak kokulu bir mum
Işığında seviştik gizlice
Nice sırları gömüp dünlerimize
Doladık içi geçmiş kollarımızı
Çürümüş dertlerimize
Hiç durmadan düşüyorum
Düşlerimin hiçine
O da yetmezmiş gibi
Bir de utanmadan
Koşuyorum peşine
Yeni bir merhabamıydı ki
Bu elveda.
Sesleniş miydi, son çığlıklarla
Dumansı bir gölgeden çıkan
Son defa.
Ki o duman
Bir balık olsam
Bir deniz
Hiç düşünmez dalardım
Kendi iç sularımın derinlerine
Bir filiz olsam
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!